Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/6572 E. 2014/8094 K. 29.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6572
KARAR NO : 2014/8094
KARAR TARİHİ : 29.09.2014

MAHKEMESİ : Amasya Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2014
NUMARASI : 2014/2-2014/12

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi ve dahili davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Amasya İli, Merkez, B. Köyü 278 parsel sayılı 11290 m² yüzölçümündeki tarla niteliğindeki taşınmaz, 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında yapılan çalışma sonucu sırasıyla 143 ada 5 parsel adı altında aynı niteliği ile 12973,70 m² yüzölçümlü olarak, 480 parsel sayılı 1160 m² yüzölçümündeki tarla niteliğindeki taşınmaz ise 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında yapılan çalışma sonucu 145 ada 6 parsel adı altında aynı niteliği ile 4155,89 m² yüzölçümlü olarak davalılar adına tespit edilmiş, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan yenileme çalışmalarının kesinleşmesi sonrasında tapuya kaydedilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi asliye hukuk mahkemesine sunduğu 04.10.2012 tarihli dilekçesi ile; B.Köyü 278 ve 480 parsel sayılı taşınmazların tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu, taşınmazların evveliyatı itibariyle orman sayılan yerlerden olduğunu ve orman tahdit sınırları içerisinde kaldığını ileri sürerek, taşınmazların orman tahdit hattı içinde kalan kısımlarının tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline, müdahalenin önlenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Davanın devamı sırasında dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastro çalışmalarının yapılarak ilân edilmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davasına dönüştüğü anlaşıldığından, asliye hukuk mahkemesince 18/09/2013 tarihli ara kararı ile tapu iptali ve tescil istemi yönünden davanın tefrik edilmesine karar verilerek, yargılamaya orman kadastrosuna itiraz davası yönünden devam edilmiş, orman kadastrosuna itiraz davasında mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş ve kararın kesinleşmesi sonrasında dosya Amasya Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir.
Kadastro Mahkemesince, davacının Amasya İli, Merkez İlçesi, Büyükkızılca Köyü 143 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ile 17.04.2013 havale tarihli orman yüksek mühendisi bilirkişi ve 11.04.2014 havale tarihli fen bilirkişi raporlarında Amasya İli, Merkez İlçesi, B.Köyü, 143 ada 5 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 2317 m2’lik ve (C) harfi ile gösterilen 9371,73 m2’lik alanlara yönelik açtığı davanın reddine; 143 ada 5 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün 119 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılması işlemi doğrultusunda 2/B alanlarında tahditli ve tespitli olarak orman sınırları dışında bırakılmasına, 143 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ile 143 ada 5 parsel sayılı taşınmazın (C) harfi ile gösterilen bölümünün 119 nolu Orman Kadastro Komisyonunun orman sınırları dışında bırakma işlemi doğrultusunda orman sınırları dışında bırakılmasına, 143 ada 5 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 1284,99 m2’lik bölümüne yönelik açtığı davanın hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından esasa, dahili davalı Hazine vekili tarafından vekâlet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosuna ve 2/B madde uygulamasına itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 03.05.2013 ilâ 03.06.2013 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Dava konusu edilen taşınmazlar 1954 yılında yapılan arazi kadastrosunda gerçek kişiler adına tespit ve tescil edilmiştir.
Mahkemece, davacının, Amasya İli, Merkez İlçesi, B.. Köyü 143 ada 5 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün ormanlık alanlarda tahdit ve tespit edilmiş olan kısmına yönelik açtığı davanın hukukî yarar yokluğundan reddine, dava konusu diğer taşınmazlara ilişkin davanın ise reddine karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür.
Şöyle ki, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması çalışmalarına 24.09.2012 günü başlanmış, sonuçları ise 03.05.2013 ilâ 03.06.2013 tarihleri arasında ilân edilmiştir. Davacı idarenin, çekişmeli taşınmazların evveliyatı itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu ve orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı iddiasıyla 04.10.2012 günü dava açtığı, dava tarihi itibariyle yörede önceden yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmadığı anlaşıldığına göre davanın 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca orman niteliğinin belirlenmesine ilişkin yapılacak resmî belgelere dayalı araştırma ile çözüme kavuşturulması gerekir.
Ayrıca, orman tahdidi ile birlikte 2/B madde uygulaması yapıldığına göre dava orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına itiraza ilişkindir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazların orman niteliğini neden yitirdiğinin bilimsel veriler ile açıklanmaması, taşınmazların üzerinde insan elinin çekilmesi ve olduğu gibi bırakılması halinde yeniden orman haline dönüşüp dönüşmeyeceği hususlarının açıklanmaması ve fiilî durumu itibariyle nitelik kaybettiği belirtilen taşınmaz kısımlarının, bu nitelik kaybının insan eliyle ve zorlamayla mı, yoksa doğal ve gerçek anlamda bilim ve fen bakımından nitelik kaybına uğradığı hususlarında yeterli ve kanaat verici olmadığı gibi, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre mahkemenin değerlendirmesi de soyut ve dayanaksız kalmaktadır.
6831 sayılı Kanunun değişik 2/B maddesi ile (bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerin orman rejimi dışına çıkartılacağı) hükmünün bulunduğu, bundan doğal ve gerçek anlamda nitelik kaybının anlaşılması gerektiği, her isteyenin ormanlarda doğal olarak bulunan deliceleri aşılaması, bina ya da eklentilerini inşa etmesi, erozyona sebep olacak biçimde araziyi teraslaması ya da orman bitkilerini kökleyip tarım yapmaya teşebbüs etmesi veya 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince hiçbir zaman kişiler adına tapuya tescil edilemeyecek ve özel mülke konu olamayacak orman içi açıklığı niteliğinde olan yerlerin insan eliyle ve zorlama yöntemlerle niteliğinin yitirilmesi, kanun maddesinde anlatılan bilim ve fen bakımından nitelik kaybı olmayıp, zorla ve ormanın tahribi sonucu niteliğinin kaybettirilmesidir. Bu yöntem, toprak erozyonu, ormanların ortadan kalkması, doğanın ve çevrenin bozulup yok olması sonuçlarını doğurur.
Kanunda tanımlanan (….bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetme…) kavramında bu tür olaylar amaçlanmamıştır. 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesinin başka türlü yorumu, ormanların bilinçli şekilde niteliğinin kaybettirilmesine, tahribine ve yok edilmesine izin verdiği sonucuna ulaştırır ki, bu durum; Anayasanın 169 ve 170. maddelerine aykırı olur. Suç teşkil edecek eylemlerle ve zorlama yolu ile ormanların niteliğinin kaybettirilmesi yasalarla korunamaz.
O halde; yukarıda anlatılan eylemler sonucu ormanların yok edilmesinin bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetme olarak kabul edilemeyeceğini gözönünde bulundurularak, dava konusu taşınmazların orman bütünlüğünü bozmama, su ve toprak rejimine ve çevresindeki ekosistemlerinin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkenlik, verimlilik ve karlılık düzeylerini düşürmeme, taşınmazlar üzerinde insan elinin çekilmesi ve olduğu gibi bırakılması halinde, yeniden orman haline dönüşüp dönüşemeyeceği gibi koşulları birlikte değerlendirip, dava konusu taşınmazların hangi doğal olaylar ve eylemler sonucu bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybettiğini ya da etmediğini inceleyerek, bu olguları tartışması ve taşınmazların hangi maddi ve bilimsel olgular sonucu nitelik kaybettiği sonucuna ulaştığını raporunda açıklaması gerekir.
Bu nedenle, mahkemece öncelikle eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, halen Çevre ve Orman Bakanlığı ( Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazların 31.12.1981 yılından önce bilim ve fen bakımından tam olarak orman niteliğini yitirip yitirmediği yukarıda yazılı koşullar dikkate alınarak belirlenmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; davacı Orman Yönetimi ve dahili davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 29/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.