Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/6424 E. 2014/8060 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6424
KARAR NO : 2014/8060
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

MAHKEMESİ : Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/11/2013
NUMARASI : 2012/520-2013/537

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Ç. Köyü 208 ada 1 parsel sayılı taşınmaz tarla niteliği ile Hazine adına kayıtlıdır. Beyanlar hanesinde ”6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve B.. T.., S.. D.., T.. T.., T.. T.., H.. Y.., K.. Ö.. ve T.. T.. tarafından bilinmeyen bir tarihten beri beş katlı betonarme ev ve arsası olarak mütesaviyen ve müştereken kullanılmaktadır”şerhi bulunmaktadır.
Davacı vekili 13/11/2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Çekişmeli taşınmazın 4/40 hissesine isabet eden 3.kattaki soldaki dairenin tapuda müvekkili adına tapuda kayıtlı olduğunu belirterek, hissesi oranında tapu iptali ve tescil davası açmıştır.
Mahkemece; dava konusu taşınmazın malikinin Hazine olduğu diğer davalıların husumetinin bulunmadığı aynı zamanda taşınmazın 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde iken, 1975 yılında 1744 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince yapılıp kesinleşen 2. madde sınırları içinde kaldığı ve bu gibi yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosuna itiraz ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve daha sonra 27/10/1975 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır.Yörede yapılan ek 4 çalışmaları 19/07/2012 ilâ 17/08/2012 tarihleri arasında ilân edilip kesinleşmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın nitelik yitirdiği gerekçesi ile 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2.maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu ve zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya kapsamına göre mahkemece eksik araştırma ve değerlendirme yapılmıştır.
Şöyle ki; kural olarak öncesi orman olan taşınmaz nitelik yitirdiği gerekçesi ile orman sınırı dışına çıkarılabilmekte ve bu neviden yerler 6831 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 5.maddesi ile eklenen ek 10 maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisab edilemez.
Somut olayda; davacı, 13/11/2012 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazda hak sahibi olduğu iddiasıyla dava açmıştır.Yörede, 3402 sayılı Kanununa 5831 sayılı Kanunla eklenen ek 4 madde gereğince;”Orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiilî kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığının tesbiti amacıyla” kadastro çalışmaları yapılmış ve 19/07/2012-17/08/2012 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir.
Hal böyle olunca, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi uyarınca kişinin 10 yıllık süre içerisinde kullanım durumuna ilişkin genel mahkemede itiraz davası açma hakkı bulunduğuna göre, davacının isteminin davalı taşınmazdaki fiili kulanım hakkını da kapsadığı nazara alınarak bu hususta davacının göstereceği deliller toplanıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, fiilî kullanım hakkına yönelik araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Ayrıca yukarıda değinilen hususlar gözönünde bulundurulduğunda çekişmeli taşınmazın tapu kaydında kullanıcı olarak gözüken davalı gerçek kişilerin de davada taraf sıfatları bulunmasına rağmen, mahkemece, bu kişiler yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.