YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6421
KARAR NO : 2014/7907
KARAR TARİHİ : 22.09.2014
MAHKEMESİ : Andırın Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/10/2011
NUMARASI : 2010/119-2011/377
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı M.. K.. ile H.. K.. vekili ve müdahil Hazine temsilci tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı M.. K.., Sulh Hukuk Mahkemesine sunduğu 12.05.2008 havale tarihli dilekçesiyle, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği; G. Kasabası, Ç. Mahallesinde bulunan yaklaşık on hektar büyüklüğündeki taşınmazı 50 yıldan fazla olarak kullandığını ve bu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olmadığını ve kültürel tarım arazisi vasfında olduğunu iddia ederek, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ve Eylül 1960 tarih 17 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında olan taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davacı M.. K.., 27.10.2009 tarihinde yapılan keşif sırasında, asıl talebinin dava dilekçesinde sınırlarını belirttiği taşınmaz içinde bulunan ancak, aralarında mesafe bulunan iki adet arazi olduğunu beyan etmiştir.
Müdahil Hazine vekili, sulh hukuk mahkemesine sunduğu 20.06.2008 tarihli dilekçesiyle, dava konusu taşınmazın Eylül 1926 tarih, 32 sıra numaralı Hazine adına kayıtlı tapu kaydı kapsamında kaldığını, bu tapu kaydı kapsamında yaklaşık beşyüz-beşyüzelli dönüm miktarında ve köylülerce ekip biçilen tarla vasıflı arazinin bulunduğunu, bu tapudan satış yapılmışsa da, tapudaki satışın doksaniki dönüm olduğunu, fazla miktarın ise Hazineye ait olduğunu belirterek, taşınmazın miktar fazlasının Hazine adına tapuya tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Müdahil H.. K.., sulh hukuk mahkemesine sunduğu 15.05.2009 tarihli harçlı dilekçesiyle, müdahale sebebi konusunda herhangi bir açıklama yapmaksızın ve müdahale dilekçesine Ağustos 1966 tarih, 13 sıra numaralı ve davacı M.K.’nun dava dilekçesinde belirttiği sınırlar ile aynı sınırlara sahip olan tapu kaydını ekleyerek eldeki bu davaya müdahil olarak girmek istediğini beyan etmiştir. Müdahil H.. K.., 27.10.2009 tarihinde yapılan keşif sırasında ise, dava dilekçesine ekli tapu kaydı sınırları içinde bulunan ve birbirinden farklı üç adet taşınmazın adına tescilini talep ettiğini beyan etmiştir.
Sulh hukuk mahkemesince, taşınmazların değerleri nedeniyle mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle, 05.03.2010 tarih ve 2008/153 – 2010/85 sayılı karar ile görevsizlik kararı verilmiştir. Davacı M.. K.. ve Müdahil H.. K..’ın 05.03.2010 tarihli dilekçeleriyle, müdahil Hazinenin ise, 08.04.2010 havale tarihli dilekçeleriyle yaptıkları taleplere istinaden dosya asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Müdahil Orman Yönetimi, asliye hukuk mahkemesine sunduğu 02.05.2011 tarihli harçlı dilekçesiyle, dava konusu yerlerin orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla, taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Asliye hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davacı M.. K.. ve müdahiller H.. K.. ve Hazinenin davalarının reddine, müdahil Orman Yönetiminin davasının ise kabulüne ve 18.01.2010 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A, B, C, D ve E) harfleriyle gösterilen sırasıyla, 6356,57 m²; 15573,81 m²; 16465,80 m²; 10218,25 m² ve 7395,58 m² yüzölçümündeki taşınmazların orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı M.. K.. ile H.. K.. vekili ve müdahil Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince tescil davası olarak açılan dava daha sonra taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi nedeniyle kadastro tespitine itiraza dönüşmüştür.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılarak 12/08/2011 ilâ 12/09/2011 tarihleri arasında ilân edilmiş ve çekişmeli taşınmazlar kısmen orman alanı içinde, kısmen orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dava konusu olan ve bilirkişi raporuna ekli krokide (A, B, C, D ve E) harfleriyle gösterilen yerler hakkında 161 ada 1, 12 ve 14 parsel sayılarıyla, 161 ada 1 parsel yönünden karar tarihinden önce 05/08/2011 tarihinde, 161 ada 12 ve 14 parsel sayıları yönünden ise karar tarihinden sonra 14/11/2011 tarihinde, olmak üzere kadastro tutanakları düzenlendiği Dairenin iade kararıyla dosyaya getirtilen bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 27/1. maddesi hükmüne göre, “mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar kadastro mahkemesine re’sen devrolunur.” Aynı Kanunun 26/son maddesi hükmüne göre de, “Kadastro Mahkemesinin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar.”
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi de zorunludur.
Hüküm kesinleşmeden önce dava konusu taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlendiğine göre, uyuşmazlık hakkında görevsizlik kararı verilmek suretiyle dosyanın görevli Andırın Kadastro Mahkemesine devredilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı M.. K.. ile müdahil davacı H.. K.. vekili ve müdahil Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.