Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/6376 E. 2014/10500 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6376
KARAR NO : 2014/10500
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

MAHKEMESİ : Muğla Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/03/2014
NUMARASI : 2012/615 – 2014/250

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı N.. G.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı 22.10.2012 havale tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği taşınmazı 26/03/1982 tarihinde Mustafa Şahin isimli kişiden satış senedine istinaden satın aldığını, üzerinde ruhsatlı evinin bulunduğu taşınmazın 1744 sayılı Kanununa göre yapılan 2. madde uygulamasında…Köyü, Kandil Mevkii 1 numaralı parsel olarak tutanaklara geçtiğini ve 1 numaralı parselin tahdit sınırları içine alınması yönündeki komisyon işleminin iptali ile taşınmazın adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, dava konusu yapılan… Köyü kandil mevkii 1 numaralı parsel olarak belirtilen taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşmediği, sınırları teknik olarak belirlenmiş tapu kaydının ve krokisinin oluşmadığı ve davacının talebinin mülkiyetin el değiştirmesinin gerektirecek hususta olduğu, ancak, Kadastro Kanunun 41. maddesi kapsamında mülkiyetin el değiştirmesini gerektirecek hususların düzeltme konusu olamayacağı gerekçesiyle HMK 114/c maddesi uyarınca davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, HMK 2. maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine, HMK 20. madde uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Muğla Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4999 sayılı Kanuna göre yapılan fennî hataları düzeltme çalışmasına itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; ilk defa 1967 yılında yapılıp 1968 yılında kesinleşen orman kadastrosu, 1982 yılında yapılıp 1983 yılında kesinleşen 1744 sayılı Kanununa göre yapılan 2. madde uygulaması vardır. 1989 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ise ilân edilmeksizin iptal edilmiştir. Yörede 4999 sayılı Kanuna göre yapılıp 03.10.2012 tarihinde ilân edilen fennî hataları düzeltme çalışması vardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşmediği, sınırları teknik olarak belirlenmiş tapu kaydının ve krokisinin oluşmadığı, kadastro kanunun 41. maddesi kapsamında mülkiyetin el değiştirmesini gerektirecek hususların düzeltme konusu olamayacağı gerekçesiyle HMK 114/c maddesi uyarınca davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, HMK 2. maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş ise de, verilen karar usûl ve kanuna uygun değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 4999 sayılı Kanuna göre yapılıp 03.10.2012 tarihinde ilân edilen fennî hataları düzeltme çalışması bulunmaktadır. 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun’la değişik 9/son maddesi “İlân tarihinden itibaren otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması amacıyla sulh hukuk mahkemesine dava açılmadığı takdirde yapılan düzeltme kesinleşir.” şeklinde olup, anılan maddeye göre yapılan düzeltme işlemlerine ilişkin ilân tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılan itirazlar hakkındaki davalara bakma görevi sulh hukuk mahkemesine aittir. Somut olayda, dava konusu taşınmazla ilgili 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi gereğince çalışma yapılmış olup, 6831 sayılı Kanunun 9/son maddesi gereğince 22.10.2012 tarihinde açılan eldeki davaya bakmakta sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Bu durumda; mahkemece, davacı yanın, taşınmazın adına tescili talebine ilişkin olarak görevsizlik kararı verilmesi, 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi gereğince yapılan çalışmaya yönelik davada ise mahkemece işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu gibi görevsizlik kararı verilmiş olması usûl ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.