YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/636
KARAR NO : 2014/4298
KARAR TARİHİ : 08.04.2014
MAHKEMESİ : Hozat Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 24/05/2013
NUMARASI : 2011/4 – 2013/18
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı S.. B.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında D…. Köyü, …. ada 7 parsel sayılı 194,24 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve arsa niteliğiyle davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi ve katılan Hazine, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla, tesbitinin iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne ve dava konusu parselin tesbitinin iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı S.. B.. tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 30.12.2010 tarih, 2010/14564 E. – 17148 K sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemenin eksik inceleme ve araştırmaya ve çelişkili bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurduğu, bu nedenle; mahkemece eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrometri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları, ….ada 3 nolu parselin dava dosyası ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında bir orman mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumunun saptanması, toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresinin incelenmesi, çekişmeli taşınmazın miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadığı, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağının gözetilmesi; zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınması; komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarının uygulanması; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdiklerinin araştırılması; varsa, zilyetlik tanıklarının taşınmaz başında dinlenmesi; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davalı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne çekişmeli taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile yüzölçümü aynı kalmak koşuluyla orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede tesbit tarihinden önce yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmamaktadır.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarına göre çekişmeli taşınmazın köy yerleşim alanı içerisinde olduğu, komşu ….ada 6 ve 9 parsel sayılı taşınmazların tarla niteliği ile gerçek kişiler adına tesbitlerinin yapılıp kesinleştiği, ziraat bilirkişi raporuna göre taşınmazın %7-9 eğimli, içinde 1 adet 20-25 yaşlarında ceviz ağacı olan çayırlık niteliğinde olduğu, 40-50 yıl boyunca tarım arazisi olarak zilyetlik edildiğinin mahallî bilirkişiler tarafından beyan edildiği, orman bilirkişi raporunda da çekişmeli taşınmazın eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada açık alanda kaldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği, bitişiğindeki yolun da eski memleket haritasında mevcut olduğu, bu haliyle taşınmazın orman sayılmayan zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu, zilyetlik süre ve koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davanın reddine ve çekişmeli taşınmazın tesbit gibi tesciline karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle delillerin yanlış takdiri ile yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı S.. B..’nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.