Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/6233 E. 2014/9555 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6233
KARAR NO : 2014/9555
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

MAHKEMESİ : Fethiye Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2014
NUMARASI : 2013/74-2014/86

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

1982 yılında ilân edilen genel arazi kadastrosu sırasında zeytinli tarla niteliği ve 4275 m² yüzölçümüyle tespit ve tescil edilen K. Köyü .. parsel sayılı taşınmaz, yörede 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan yenileme kadastrosu sırasında, 7315,96 m² yüzölçümüyle ve 142 ada 68 parsel sayısıyla mülkiyeti tapu kütüğünde olduğu gibi sınırlandırılmıştır.
Davacı Orman Yönetimi, dava konusu yerin kesinleşen orman kadastro sınırları içinde ve orman karakterinde olduğunu ileri sürerek, taşınmazın tespitinin iptali ve Hazine adına orman niteliğiyle tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile 25.01.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 1888,07 m² yüzölçümündeki bölümün orman niteliğiyle Hazine adına, (B) harfi ile gösterilen 29,92 m² yüzölçümündeki bölümün 2/B şerhi verilerek Hazine adına, (C) harfi ile işaretli bölümün ise 5397,97 m2 yüzölçümüyle malikleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06/05/2013 gün ve 10853-5121 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararı özetle; “Mahkemece, taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen bölümünün kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kaldığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunundaki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme şartlarının davalı lehine oluşmadığı ve taşınmazın kısmen kesinleşmiş tahdit içinde kalması nedeniyle yapılan 22/2-a çalışmasının hatalı olduğu gerekçelerine dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki; verilen karar, usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi, yapılan inceleme ve araştırma da hükme yeterli değildir. Şöyle ki; öncelikle, davanın mülkiyet hakkına mı yoksa 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işlemine itiraza mı yönelik olduğu veya her iki istemi de birlikte mi içerdiği hususları net olarak anlaşılamadığı halde, mahkemece, davacı Orman Yönetimine talep sonucu açıklattırılmamış, mahkemenin kabulüne göre davanın her iki istemi de içerdiği kabul edilse dahi, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan çalışmanın kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı araştırılmamış, mülkiyet iddiasına ilişkin olarak da kadastro mahkemesinin görevli olmadığı düşünülmemiş, sadece kesinleşmiş orman kadastro haritasının bilirkişi marifetiyle uygulanması yolu ile hüküm kurulmuştur.
Bu nedenle; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunun 05.12.2012 gün ve 2012/20-874 E. – 1016 K. ve 2012/20-875 E. – 1017 K. sayılı kararlarında da benimsediği üzere, davacı Orman Yönetimi vekiline dava dilekçesi açıklattırılıp, davanın sadece 22/2-a bendi uyarınca yapılan kadastro paftalarının yenilenmesi çalışmasına itiraza mı yoksa mülkiyete mi ilişkin olduğu veya her iki istemi de birlikte mi içerdiği hususları belirlenmeli, davanın sadece mülkiyete ilişkin olması halinde, mahkemece, başkaca araştırma yapılmadan görevsizlik kararı verilmeli; yalnızca paftaların yenilenmesi işlemine itiraz veya her iki isteme de yönelik olduğu belirlendiği takdirde ise, çekişmeli parselin yenilemeden önceki ilk tesisinden itibaren, miktar, cins ve malik değişikliklerini, ifraz ve tevhitleri gösteren  tapu kayıtları,  tutanak ve  haritaları ile yenilemeden sonraki çapı haritası ve tutanağı, davalı tarafın dayandığı mahkeme kararlarına ilişkin dosya asılları  getirtilerek, harita ve jeodezi uzmanı bilirkişi yardımıyla keşif ve inceleme yapılarak, çalışmanın 3402 sayılı Kanunun 22/2. madde (a) bendiyle, Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usûl ve Esaslara İlişkin 29.11.2006 gün ve 26361 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yönetmelik hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı saptanmalı, toplanan delillere göre 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendine göre yapılan kadastro işlemine yönelik davanın esasına ilişkin bir karar verilmeli; davacı Orman Yönetiminin çekişmeli taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemi, dava konusu parselin mülkiyetine yönelik bir hakka ilişkin olduğundan, bu talep yönünden görevsizliğe karar verilmelidir.” denilmiştir.
Bozma kararına uyulduktan sonra, davacı vekili, itirazın yalnızca 22/2-a yönünden olduğunu açıklamış; mahkemece davanın reddine, taşınmazın uygulama tespiti gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan, kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işlemine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1943 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılıp 19.09.1943 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile 21.05.1993 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ve 21.04.2011 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 4999 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince aplikasyon, ölçü, çizim hesaplamalarından kaynaklanan yüzölçümü ve fennî hataların düzeltilmesi işlemi bulunmaktadır.
3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 22. maddesinin birinci fıkrası; “Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tâbi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medenî Kanununun 1026 ncı maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re’sen iptal edilir.” hükmünü içermektedir. İkinci fıkrasında ise; “Ancak;
a) Tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun olmadığı tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde, birinci fıkra hükmünün uygulanmayacağı belirtilerek istisna getirilmiştir.
Şu halde, 22/2-a maddesi kapsamında yapılacak çalışmalarda mülkiyet, vasıf değişikliği, intikal, harici taksim, ifraz vb. çalışmalar yapılamayacak, evvelce yapılan kadastroya kapsam ve içerik yönünden hiçbir şey katılamayacaktır.
22/2-a uygulaması, uygulama kabiliyeti olmayan yetersiz kadastro paftalarının ve harita tekniğine uymayan haritaların revize edilerek kadastro paftalarının yenilenmesi, yüzölçümlerinin ve teknik hataların düzeltilmesi işlemidir.
Hükme esas alınan uzman bilirkişi raporu bu bakımdan hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazda yenileme öncesi ve sonrasında önemli bir yüzölçüm farkı olduğu anlaşılmaktadır. 02.05.2014 tarihli fen bilirkişileri raporlarında “tesis kadastrosu sırasında takeometrik karnelerde 541, 542, 543, 544, 545, 546, 547, 548 ve 549 nolu kırık noktalarının paftasına tersimatı yapılırken hata yapıldığını, bu kısmın genişlemeye elverişli olması nedeniyle paftasından alınarak uygulama yapılması gerektiğini, bu sebeple taşınmazın güneyinde (orman tarafında) (A) harfi ile gösterilen 3073,87 m2’lik kısmın ..ada .. sayılı parselden çıkartılmasını bildirmişlerdir. Ancak, bu ifadeden yenileme kadastrosunun usulüne uygun olup olmadığı ve ” (A) harfi ile işaretli bölümün paftasından çıkarılması” ibaresinden ne anlaşılması gerektiği anlaşılamamaktadır.
O halde, doğru sonuca varılabilmesi için, mahkemece önceki bilirkişiler dışında görevlendirilecek bir iki fen elemanı (harita kadastro mühendisi) yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, kesinleşen orjinal renkli orman kadastro haritası ile yenileme öncesi hazırlanan genel arazi kadastro paftası ve yenileme sonrası hazırlanan kadastro paftaları birbiri üzerine aplike edilmeli, çekişmeli taşınmaz civarında en az 10-12 orman sınırı gösterilecek şekilde uygulama yapılmalı, 22/2-a maddesi kapsamında yapılacak çalışma esaslarını düzenleyen ve 29.11.2006 tarih ve 26351 sayılı Resmî Gazete yayımlanan “Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usûl ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” ile buna ilişkin 2007/10 sayılı genelge hükümleri gereğince yapılacak uygulamada, zemindeki sabit noktalardan yararlanılmalı, ilk parsel sınırı ile sonraki sınır arasındaki farkın neden kaynaklandığı yöntemince belirlenmeli, yenilemenin sözü edilen yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığı açıkça belirtilmeli, uygun olmadığı anlaşılırsa, yenilemeye itiraz bakımından dava kabul edilerek paftanın düzeltilmesine karar verilmeli, Orman Yönetimi vekili davayı sadece yenileme kadastrosuna itiraza hasrettiğinden, mülkiyete ilişkin talep bulunmadığından dosya genel mahkemeye aktarılmamalıdır. Mahkemece açıklanan şekilde bir araştırma, inceleme yapılmadan, yetersiz bilirkişi raporlarına göre karar verilmiş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/11/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.