Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/6112 E. 2014/10501 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6112
KARAR NO : 2014/10501
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2014
NUMARASI : 2013/67-2014/65

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

2007 yılında yapılan kadastro sırasında …. Köyü 103 ada 38, 44 ve 47 parsel sayılı 1318.85 m2, 644.77 m2 ve 166.57 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve fındıklık niteliğiyle davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, dava konusu 103 ada 44 ve 47 sayılı parselin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, 103 ada 38 sayılı parselin ise tesbit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından 38 sayılı parsele yönelik temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.05.2011 gün ve 2011/6510-6064 sayılı bozma kararında özetle; “mahkemece, çekişmeli 103 ada 38 sayılı parselin orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği gerekçesiyle bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemece varılan sonucun dosya içeriğine uygun düşmediği, çekişmeli 38 parsel sayılı taşınmazın batısında bulunan yoldan sona gelen 103 ada 35, 36 ve 37 parsel ile kuzeyinde bulunan yoldan sonra gelen 40, 44, 47 ve 48 parsel sayılı taşınmazlar yönelik orman iddiasıyla açılan davaların kabul edilerek taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verildiğinden, çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklığa dönüştüğü, ne var ki; yargılama sırasında davalının Aralık 1988 tarih ve 16 nolu tapu kaydına dayanmış olduğu, ancak, mahkemece dayanılan tapu kaydının taşınmaza uyup uymadığının araştırılmadığı, bu nedenle, mahkemece dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde, taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydının yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanması, uygulamada kaydın revizyon gördüğü dava dışı taşınmazların özellikle gözönünde tutulması, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanması, dava konusu taşınmazın dayanılan tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığının duraksamasız saptanması, dayanak tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyduğu belirlendiği takdirde dayanak tapu kaydının değişebilir sınırları içerdiğinden, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek
kapsamının belirlenmesi ve bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi, dayanak tapu kaydının dava konusu taşınmaza uymadığı belirlendiği taktirde çekişmeli taşınmaz 6831 sayılı Kanununun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık niteliğinde bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Yargıtay bozma kararı sonrası mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu KDZ. Ereğli İlçesi, …. Köyü 103 ada 38 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının iptali ile orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesine göre yapılmıştır.
Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; hükmüne uyulan bozma kararında, davalının Aralık 1988 tarih 16 sıra nolu tapu kaydına dayanmış olduğu, ancak, mahkemece dayanılan tapu kaydının taşınmaza uyup uymadığının araştırılmadığı belirtilerek dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilmesi sonrasında mahallinde keşif yapılması gereğine değinilmiş ise de, mahkemece, Aralık 1988 tarih ve 16 sıra nolu tapu kaydının tedavülleri değil davalının ibraz ettiği Aralık 1988 tarih ve 7 sıra nolu tapunun tedavülleri dosya kapsamına alınmış, yapılan keşifte de 7 sıra nolu tapu kaydının uygulanması yapılmış, 16 sıra nolu tapuya ilişkin ise uygulama yapılmamıştır. Ayrıca, hükme esas raporu düzenleyen orman bilirkişinin en eski tarihli olarak incelediği 1960 yılı memleket haritasının yapımına esas hava fotoğrafları ilgili yerden getirtilerek dava konusu taşınmazın hava fotoğrafındaki konumu da belirlenmemiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
O halde; mahkemece 1960 tarihli memleket haritasının elde edildiği hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile davalının dayanağı Aralık 1988 tarih ve 16 sıra nolu tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla taşınmaz başında keşif yapılmalı, daha önce getirtilen 1960 tarihli memleket haritası ve haritanın elde edildiği hava fotoğrafları ile amenajman planı çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın konumu belirlenmeli, 1960 tarihli memleket haritası ve haritanın elde edildiği hava fotoğraflarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafları ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunun çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, çekişmeli taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurlar tek tek sayı olarak tarif edilmeli, ağaçların cinsi, ortalama yaşı, kapalılık oranı, hakim ağaç türü ve kullanım şekli detaylı olarak incelenmeli, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan Aralık 1988 tarih 7 ve 16 sıra nolu tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada kayıtların revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın dayanılan tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, dayanak tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaza uyduğu belirlendiği taktirde dayanak tapu kayıtları değişebilir sınırları içerdiğinden, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli ve bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmeli, dayanak tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza uymadığı belirlendiği taktirde çekişmeli taşınmaz 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık niteliğinde bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmelidir. Değinilen yönler gözardı edilerek kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.