Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/5995 E. 2014/10310 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5995
KARAR NO : 2014/10310
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/07/2013
NUMARASI : 2012/551 – 2013/937

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve Ö.. B.. vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili 18.06.2002 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ….Köyü, … Mevkiinde bulunan taşınmazı müvekkilinin imar ve ihya ettiğini, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
A.. Y.. ve arkadaşları, çekişmeli taşınmazı davacılarla birlikte İbrahim Tutar’dan satın aldıklarını iddia ederek, taşınmazın paylı olarak kendileri ve davacılar adlarına tapuya tescili istemiyle davaya katılmışlardır.
Mahkemece, davacılar ve katılanların davalarının kabulüne, fen bilirkişi tarafından düzenlenen krokili raporda (A) ile işaretlenen 1937,68 m² yüzölçümlü taşınmazın davacı ile katılanlar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, davacılar ile davalılardan Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28/06/2012 gün ve 6493 – 9742 sayılı kararı ile davacıların temyizi yönünden onanmış, Hazine ve Orman Yönetiminin temyizi yönünden bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “1) Davacılar R.. Y.. ve arkadaşlarının çekişmeli taşınmazda katılan davacılardan A.. Y.. ve M.. Y..’ın hisselerinin bulunmadığına dair temyiz itirazları dosyadaki yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile doğrulanmadığından, davacılar R.. Y.. ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarına gelince; taşınmaz, 1955 yılında yapılan kadastro çalışmasında fundalık niteliğiyle tespit dışı bırakılmıştır. Bu tür davaların başarıya ulaşabilmesi için imar ve ihya işleminin tamamlanmasından sonra en az 20 yıl süre ile koşullarına uygun olarak zilyet olunması gerekmektedir. Mahkemece, davacılar lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini belirlemekten uzak olduğu gibi hüküm vermeye de yeterli bulunmamaktadır.
Bir arazinin kullanım süresi, niteliği ile üzerinde imar ve ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Davacılar imar ve ihya olgusuna da dayandığına göre, imar ve ihya işleminin eksiksiz olarak araştırılması gerekir. Dosyada, imar ve ihyanın sürdürülüş şekli, başlama ve tamamlanma tarihleri araştırılmamıştır. Ayrıca, hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda tahdit haritasıyla irtibatlı kroki düzenlenmemiş, keşifte yerel bilirkişi marifetiyle orman kadastro noktaları zeminde tespit edilmemiştir. Bu haliyle uzman bilirkişinin orman tahdit haritasını ve tutanaklarını nasıl uyguladığı net olarak anlaşılamamaktadır. Ayrıca, yine ziraatçı ve orman bilirkişileri tarafından taşınmazın eylemli durumu, çevre parsellerin nitelikleri, orman bütünlüğünü bozucu nitelik taşıyıp taşımadığı hususları da irdelenmemiştir.
O halde, sağlıklı sonuca varılabilmesi için, en eski tarihli memleket haritası ve bu haritanın üretildiği hava fotoğrafı, varsa amenajman planı ve davanın açıldığı 18.06.2002 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1972-1982 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları ile çekişmeli taşınmaza komşu bütün çevre parsellerin kadastro tutanakları ve dayanağı belgeler bulundukları yerlerden getirtilip uygulanmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak özellikle 54, 55 ve 56 orman sınır noktaları belirlenmeli, yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, yine çekişmeli taşınmazın öncesinin en eski ve yakın tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, imar ve ihyanın tamamlanma tarihinin, kullanım süresinin ve ne zaman kullanılmaya başladığının belirlenmesine çalışılmalıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, (A) işaretli 1937,68 m2 taşınmazın davacılar ve katılanlar adına paylı olarak tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve Ö.. B.. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1944 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu, 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 16.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması, daha sonra 19.04.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması, 07.04.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. madde uyarınca yapılan düzeltme işlemi, 26.04.2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşmeyen 2/B madde uygulaması vardır. Yörede genel arazi kadastrosu işlemi 1955 yılında yapılıp sonuçları 21.03.1956 – 20.04.1956 tarihleri arasında ilân edilip kesinleşmiş, taşınmaz bu çalışmada fundalık niteliğiyle tespit harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Bozma kararı üzerine yapılan 29/04/2013 günlü keşif sonunda hazırlanan uzman bilirkişi raporunda, tescile karar verilen taşınmaz bölümlerinin kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı doğru olarak belirlenmiş ise de resmî belgelere göre yapılan araştırma ve inceleme çelişkili ve yetersizdir. Şöyle ki; ziraat uzmanı tarafından taşınmazın eğiminin % 7-8 olduğu ve üzerinde 13-30 yaş arası 15 kadar dikme zeytin bulunduğu açıklanmış, orman bilirkişiler ise 1939, 1972 ve 1992 tarihli hava fotoğrafında iğne yapraklı ağaç, bunlardan üretilen 1963, 1978 ve 1995 tarihli memleket haritalarında ise çalılık niteliğinde olduğunu açıklamışlardır. Oysa bir taşınmazın niteliği; gerçeğin bir resmi olan hava fotoğrafları ile gerçeğin modeli olan memleket haritalarında farklı farklı olamaz. Yine bozma kararından önce, Dairenin geri çevirme kararı üzerine alınan ek raporda taşınmazın resmî belgelerdeki niteliği “ince yapraklı ve dallı meyva ağacı” olarak açıklanmıştır ve bu açıklamaların her birinin hukukî sonucu farklı olacaktır. Şöyle ki; taşınmazın öncesi itibarıyla çalılık olması halinde eğimin düşük olması nedeniyle, 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesine göre orman sayılmayacağı, iğne yapraklı ağaç olması ve bu ağaç türünün de orman ağacı olduğunun belirlenmesi halinde, orman sayılan yerlerden olacağı, ancak, usûlünce yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda taşınmazın üzerindeki ağaçların orman ağacı değil de meyve ağacı olduğunun belirlenmesi halinde ise orman sınırları dışında bırakıldığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıl geçtiğinden bu hali ile zilyetlikle kazanılabileceği açıktır.
 O halde mahkemece, üç orman bilirkişi, bir ziraat uzmanı ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, daha önce incelendiği bildirilen 1939, 1972 ve 1992 tarihli hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmazın hangi kesiminde eğimin ne kadar olduğu klizimetre ile belirlenmeli, 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesinin karşıt kavramına göre yüksek eğimli çalılık karakterdeki yerlerin orman sayılacağı düşünülmeli, taşınmazın eğimi düşük kesimleri bakımından, öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, kimden kime geçtiği ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak sorulup saptanmalı, ziraat uzmanı bilirkişiden zilyedlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı, üzerindeki ağaçların sayısı, yaşı, taşınmazdaki dağılımı, baskın ağaç türünün ne olduğu konusunda bilimsel verilere dayalı, açıklayıcı krokili rapor alınmalı, bundan sonra toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/12/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.