YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5978
KARAR NO : 2014/10099
KARAR TARİHİ : 03.12.2014
MAHKEMESİ : Düzce 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2013
NUMARASI : 2012/402-2013/782
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı E.. S.., yörede yapılan orman kadastrosu sırasında taşınmazının orman sınırları içine alınması nedeniyle orman tahdidine itiraz ettiğini, Düzce Kadastro Mahkemesinin 03/06/2005 gün ve 2003/3-3 sayılı ilâmıyla içerisinde taşınmazının da bulunduğu 7690 m²’lik bölümün orman sınırları içine alınması işleminin iptaline karar verildiği ve hükmün Yargıtay 20. Hukuk Dairesince onandığını belirterek, kadastro mahkemesinin hükme dayanak yaptığı rapor ve krokide 3 numara ile (A)=749,10 ve A=7,26 olarak işaretlenen alanlar üzerindeki taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, kadastro bilirkişilerin rapor ve krokilerinde (A) harfiyle işaretli 736,26 m²’lik bölümün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 20/02/2003 tarihinde askı ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır.
Yörede genel arazi kadastro çalışmaları 31/01/1966 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kesinleşen mahkeme kararı ile orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tescil davalarında husumet, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisi ile birlikte taşınmaz bağlı bulunduğu ilgili belediye başkanlığına yöneltilmesi, ayrıca, aynı Kanunun 713/4 ve 5. fıkraları gereğince taşınmazın bulunduğu yerde ve gazetede ilânların yapılması zorunlu olup, mahkemece Düziçi Belediye Başkanlığı yokluğunda davaya devam edilesi ve gerekli ilânların yapılmamış olması usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılmamış olması da doğru olmamıştır.
Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmamıştır.
Mahkemece, öncelikle Düziçi Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılmalı, TMK’nun 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilânlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilânın yapıldığı gazete ile ilân tutanaklarının dosya arasına konulduktan sonra yapılacak keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.