YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5876
KARAR NO : 2014/7786
KARAR TARİHİ : 18.09.2014
MAHKEMESİ : Borçka Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 10/05/2013
NUMARASI : 2013/4-2013/278
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar dava dilekçelerinde, Artvin İli, Borçka İlçesi, M. Köyü, B. S. Mahallesinde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan çalışmalarda 115 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman niteliğinde tespit edildiğini, bu taşınmaz içerisindeki dava konusu 2, 3 ve 6 dönümlük parsellerin babalarından kendilerine kaldığını iddia ederek, taşınmazların orman olarak yapılan kadastro tespitlerinin iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece davanın reddi ile fen bilirkişilerin birlikte hazırladıkları ekli krokide gösterilen 115 ada 1 sayılı parsel içinde kalan 538,77 m² ve 3583,80 m² taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16.10.2012 tarih ve 2012/11151-11771 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma, inceleme sonucu, uzman bilirkişiler tarafından çekişmeli taşınmazların 1969 tarihli memleket haritasında açık renkli, 1971 tarihli hava fotoğrafında fındıklık niteliğindeki alanda işaretlendiği; üzerinde 40 – 50 yaşlarında fındık ağaçları olduğunun belirtildiği halde, orman bütünlüğü içinde değerlendirilerek hüküm kurulmuşsa da, dairenin geri çevirme kararlarıyla komşu taşınmaz kayıtları getirtilip incelenmiş; batı, kuzey ve doğuda yoldan sonra gelen tüm taşınmazların gerçek kişiler adına tespit edildiği, yalnızca güney yönde 115 ada 1 parsel sayılı kesinleşmiş orman parselinin bulunduğu görülmüştür. Bu durumda, mahkemece taşınmazın orman bütünlüğü içinde değerlendirilme nedeni anlaşılamamıştır. O halde; doğru sonuca ulaşılabilmesi için, dosya içinde tutanakları bulunan tüm komşu taşınmazlar hakkında Hazine ya da Orman Yönetimi tarafından orman savıyla açılmış bir dava bulunup bulunmadığı, varsa kesinleşip tapuya tescil edilip edilmediği araştırılmalı, dava açılmışsa ilgili dosyalar getirtilip bilirkişi raporları incelenmeli, çekişmeli taşınmazlara göre memleket haritaları ve hava fotoğraflarındaki konumu karşılaştırılmalı, gereğinde uzman bilirkişilerden çekişmeli taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi anlamında orman içi açıklık olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği yönünden rapor alınmalı, bundan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile 115 ada 1 sayılı parsel içerisinde kalan fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 538,77 m2’lik kısmın davacı İ.. B.. adına, 115 ada 1 parsel içerisinde kalan ve aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 3583,80 m2 yerin ise ½ eşit hisselerle Ertuğrul ve A. B. adına fındık bahçesi vasfı ile tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Orman İdaresi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli taşınmazlar orman sınırları içinde bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilen fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımların orman sayılmayan yerlerden olduğu ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı Hazine ve Orman Yönetimin bu hususlara yönelik temyiz itirazları yerinde değil ise de; temyize konu dava kadastro tespitine itiraz davası olup, kadastro mahkemelerinin kanundan doğan doğru sicil oluşturma yükümlülükleri bulunduğu halde, mahkemece dava konusu taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilen kısımları dışındaki bölümü için tescil hükmü kurulmamıştır.
Dairemizin iade kararı üzerine dava konusu 115 ada 1 parsel sayılı taşınmaz için açılmış olan başka dava bulunup bulunmadığı mahal mahkemesinden sorulmuş, tapu müdürlüğünce 115 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 2008/23, 25 ve 26 esas sayılı dosyalarda davalı olduğu bu dosyaların tamamının 2008/23 Esas sayılı dosyada birleştirilerek 2011/31 karar numarası ile karara bağlandığı bildirilmiştir. Dosya içerisine eklenen kadastro mahkemesinin 2008/23 E.-2011/31K. sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacı gerçek kişiler tarafından 115 ada 1 parsel sayılı taşınmaza karşı açılan kadastro davasında da dava edilen kısımlar dışında kalan kısım için tescil hükmü kurulmadığı, ancak, bu kararın verildiği tarihte temyize konu dosyanın derdest olduğu dolayısı ile derdest olan dosyada taşınmazın kalan kısmı için tescil hükmü kurulmasının mümkün olduğu anlaşılacaktır.
O halde, mahkemece, dava konusu 115 ada 1 parsel sayılı taşınmazın temyize konu bu dosya ve karara bağlanan 2008/23 Esas-2011/31 Karar (birleşen dosyalar 2008/25 ve 26 Esas) sayılı dava dosyasından başka dosyalarda davalı olup olmadığı tapu, kadastro müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak ve mahkeme kaleminde yapılacak araştırma ile tereddüte mahal bırakmayacak şekilde saptanmalı, bu araştırma sonucu 115 ada 1 sayılı parselin başka dosyalarda davalı olmadığı saptandığı takdirde, 2008/23-2011/31 K. sayılı dosyada ve temyize konu dosyada kişiler adına tescile karar verilen kısımlar dışında kalan yerler için tescil hükmü kurulmalıdır.
Yapılan araştırma sonucu 115 ada 1 sayılı parsel hakkında açılmış bir dava olduğu ve bu davanın da derdest olduğu saptandığı takdirde, 3402 sayılı Kadastro Kanunun 26/d maddesi gereğince bu davanın derdest olan o davaya katılma niteliğinde olduğu kabul edilmeli ve dosyalar birleştirilerek taşınmazın tamamı hakkında tescil hükmü kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetimin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.