Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/5832 E. 2014/10309 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5832
KARAR NO : 2014/10309
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Urla Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/05/2014
NUMARASI : 2010/459-2014/269

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar, 15.02.2007 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri… Köyü, …. Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, 22.01.2009 günlü fen bilirkişi raporunda gösterilen 12177 m2 taşınmazın davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan 20. Hukuk Dairesinin 26/05/2010 gün ve 6717 – 6997 sayılı bozma kararı özetle; ” Mahkemece çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırları dışında kaldığı ve davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle hüküm kurulmuşsa da, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
1977 yılında yapılan arazi kadastrosunda taşınmazın tespit harici bırakıldığı tartışmasızdır. Ancak, hangi nitelikte tescil harici bırakıldığı konusunda kadastro müdürlüğünce nitelik belirtilmeden “tescil şartları oluşmadığından tespit harici bırakılmıştır” şeklinde cevap verilmiştir. Hazine tarafından dosyaya ibraz edilen 07.03.2007 tarihli idari tahkikat tutanağında taşınmazın üzerinde 10-15 yaşlarında zeytin ağaçları bulunduğu, ziraat uzmanı raporunda ise eğiminin % 4-5 olduğu, üzerinde 10-80 yaşlarında meyva ağaçlarının yanısıra, 10-60 yaşlarında 13 adet kızılçam ağacı olduğundan da sözedilmektedir. Taşınmazın eylemli durumuna ilişkin bu çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur. Bundan ayrı, çekişmeli taşınmaza güneydoğu yönden komşu 802 parsele ait Şubat 1976 tarih 16 numaralı tapu kaydı, çekişmeli taşınmaz yönünü cebel okumaktadır. Bu bilgiler karşısında taşınmazın öncesi itibarıyla niteliğininin ne olduğunun, resmî belge niteliğindeki memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre incelenmesi gerekirken, hükme esasa alınan uzman bilirkişi raporunda böylesine bir incelemenin yapılmadığı, Dairenin 10.03.2010 tarihli geri çevirme kararı ile hazırlanması istenen ek raporun da uzman bilirkişi tarafından orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde başka inceleme yapılmasına gerek olmadığı belirtilerek hazırlanmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, taşınmazın eski ve yeni tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman olup olmadığının yöntemince belirlenmesi, orman değilse zilyedlik koşullarının araştırılması gerekir.” denilmiştir.
Bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne, 25.02.2013 tarihli bilirkişi kurulu ekindeki bilirkişi Ferhat Kızılkaya’nın düzenlediği krokide (A-3) ile gösterilen 1501.62 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 9631.14 m2 olmak üzere toplam 11132.76 m2 olarak gösterilen alanın davacılar adına tesciline, (A1) ile gösterilen 434,03 m2 , (A2) ile gösterilen 313,17 m2 yüzölçümlü kısmının orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi ve Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1988 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1977 yılında yapılmış ve kesinleşmiş, taşınmaz taşlık – kayalık niteliğiyle tespit harici bırakılmış, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Bozma kararı üzerine yapılan araştırma ve inceleme sonucu, temyize konu taşınmaz bölümlerinin kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı doğru olarak belirlenmiş ise de, resmî belgelere göre yapılan araştırma ve inceleme çelişkili ve yetersizdir. Şöyle ki; 27/05/2011 günlü keşif sonunda hazırlanan uzman bilirkişi raporlarında taşınmazın (A) harfi ile işaretli 12177 m2 taşınmazda (C) harfi ile işaretli 7711 m2 bölümünün orman sayılmayan; batıda 814 parselin sınırında bulunan (B) harfi ile işaretli 4466 m2 bölümün ise üzerinde 44 adet 20-100 yaş arası kızılçam kaplı orman sayılan yerlerden olduğu açıklanmıştır.15/06/2012 günlü 2. keşif sonunda hazırlanan raporda bu kez taşınmazın orta kesimindeki (C) harfi ile işaretli bölümün orman sayılmayan; doğuda (D) harfi ile işaretli 3483 m2 taşınmazın ve batıda 814 parsele sınır (B) harfi ile işaretli 4466 m2 bölümün orman sayılan yerlerden olduğu açıklanmış, 19/12/2012 günlü son keşif sonucunda hazırlanan raporda ise 814 parsele sınır olan (A3) işaretli 1501 m2 ve doğuda (B) harfi ile işaretli 9631 m2 bölümlerin orman sayılmayan; (A3) bölümü içinde kalan (A1) ve (A2) işaretli sırasıyla 434 m2 ve 313 m2 bölümlerin orman sayılan yerlerden olduğu açıklanmış ve mahkemece bu rapora göre hüküm kurulmuştur. Oysa; (A1), (A2) ve (A3) bölümleri bir bütün olarak düşünüldüğünde, 2. raporda (B) işaretli üzerinde 100 yaşa kadar 44 adet kızılçam bulunan yer olduğu ve son rapora ekli 1995 tarihli hava fotoğrafında dahi bu bölümlerde ağaçlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bu durum açıklığa kavuşturulmadan ve eylemli durum hakkındaki bu çelişki giderilmeden karar verilemez.
 O halde mahkemece, daha önceki keşiflerde görev almamış üç orman bilirkişi, bir ziraat uzmanı ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, daha önce incelendiği bildirilen 1963 ve 1995 tarihli hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp , hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin, özellikle (A3) ile işaretli bölümün bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, üzerindeki ağaçların sayısı, yaşı, dağılımı, baskın ağaç türünün ne olduğu konusunda bilimsel verilere dayalı, krokili rapor alınmalı, bundan sonra toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/12/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.