Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/5649 E. 2014/9403 K. 12.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5649
KARAR NO : 2014/9403
KARAR TARİHİ : 12.11.2014

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ile davalılardan … ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kanunun (5831 sayılı Kanunun 9. maddesi ile eklenen) geçici 8. maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında Babaköy Köyü, 183 ada 17 parsel sayılı 5316,29 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … oğlu … adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın öncesi orman iken, 23.11.1991 tarihinde kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığını, ancak, taşınmazın tahdit dışında bırakılma tarihi ile kadastro tesbit tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığını ileri sürerek, davalı adına yapılan tesbitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile, çekişmeli 183 ada 17 sayılı parselin kadastro tesbitinin iptali ile taşınmazın tesbitteki vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine ile davalılardan … ve … tarafından temyiz edilmiş, Hazine vekili 22.05.2014 tarihli dilekçesiyle temyizden ferâgat etmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1957 tarihinde 766 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmaz ormanlık alan olarak tesbit harici bırakılmış, tesbit tarihinden önce 22.05.1991 tarihinde ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulama çalışmalarında da çekişmeli taşınmaz, orman sınırları dışında bırakılmıştır. Ayrıca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 2859 sayılı Kanun ve 590 sayılı KHK gereğince yapılan yenileme çalışmaları 21.02.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
1) Davacı Hazinenin temyizi yönünden;
Hazine vekili hükmü temyiz etmiş ise de bilâhare 22/05/2014 havale tarihli dilekçesi ile temyiz talebinden vazgeçtiğinden temyiz dilekçesinin vazgeçme nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalılardan … ve …’un temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece taşınmaz üzerinde Kadastro Kanununun 14. maddesinde öngörülen zilyetlik şartının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma, hükme yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak raporu hazırlayan ziraat bilirkişisi, taşınmazın eğiminin %15 ilâ 20 civarında olduğunu, taşınmazın çayır şeklinde olup üzerinde zirai faaliyet yapılmadığını belirttiği halde, keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tutanak bilirkişileri, taşınmazın çok uzun yıllardan beri davalı ve babası tarafından kullanıldığı yönünde beyanda bulunmuşlardır. Mahalli bilirkişi ve tutanak bilirkişilerinin bu beyanları ile ziraat bilirkişi raporu birbiriyle çelişiktir.
Mahkemece, taşınmaz başında daha önce dinlenen ziraat ve fen bilirkişi dışında uzman ziraat mühendisi ve fen elemanı ile yapılacak keşifte, tesbit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, taşınmazın toprak yapısı incelenmeli, çekişmeli taşınmazın fiilî
durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, tüm tutanak tanıkları dinlenerek taşınmazın niteliği hususunda, komşu parsellerin kadastro tutanak ve ekleri ile davalı iseler dava dosyaları, kesinleşenler için tapu kayıt örnekleri ve dayanak belgeleri getirtilerek mahalli bilirkişiler eşliğinde uygulanarak komşu toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınıp, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle davacı Hazinenin temyiz dilekçesinin vazgeçme nedeniyle REDDİNE,
1) İkinci bentde açıklanan nedenlerle davalılardan … ve …’un temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.