YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5629
KARAR NO : 2014/9596
KARAR TARİHİ : 19.11.2014
MAHKEMESİ : Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/02/2014
NUMARASI : 2009/210-2014/115
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde; tapuda orman niteliğiyle kayıtlı S. Köyü .. ada . parsel sayılı taşınmaz içinde kalan ve miras bırakanı adına tescil tapusu olan taşınmazının orman sayılmayan yerlerden olduğu iddiasıyla tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Orman Yönetimi davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazın talep edilen bölümlerinin orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 2008 yılında 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman olarak tespit edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmaza orman niteliği ile kadastro tesbit tutanağı düzenlenmiştir. Ormanların mülkiyeti Hazineye ait olduğuna göre, somut olayda, husumetin tek başına Orman Yönetimine yöneltilerek dava açılmış olması isabetsiz olup Hazineye de husumetin yaygınlaştırılmamış olması doğru değildir. Ayrıca, hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda ise uygulanan memleket haritasının dayanağı hava fotoğrafı uygulanmış olması nedeniyle çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici değildir. Bunlardan ayrı; taşınmaz başında yapılan keşifte, davacının dayandığı tescil ilamıyla oluşan tapu kayıtlarının sınırları mahalli bilirkişilere sorulmuş ve bazı sınırlar gösterilmiş olmasına rağmen fen bilirkişi raporunda bu sınırlar gösterilmemiş, mahkemece de hüküm kurulurken dayanak tapular yönünden hiçbir değerlendirme yapılmamıştır.
Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
Mahkemece; öncelikle, Hazineye duruşma günü tebliğ edilip husumet yaygınlaştırılmalı, komşu parsel ve dayanakları, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; davalının dayandığı tapuların oluşumuna esas dava dosyası içindeki tescil krokisi 3402 sayılı Kanunun 20/A maddesi gereğince yerine uygulanıp tapu kapsamı belirlenmeli, tapu kaydı Orman Yönetiminin taraf olmadığı tescil davası sonucu oluşturulmuşsa Orman Yönetimini bağlamayacağı düşünülmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.