Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/5607 E. 2014/7604 K. 15.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5607
KARAR NO : 2014/7604
KARAR TARİHİ : 15.09.2014

MAHKEMESİ : Amasya Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2014
NUMARASI : 2013/43-2014/10

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi ve dahili davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Amasya ili, Merkez B.. Köyü 277 parsel sayılı 9390,00 m² yüzölçümündeki tarla niteliğindeki taşınmaz, 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında yapılan çalışma sonucu 143 ada 4 parsel adı altında aynı niteliği ile 10288,14 m² yüzölçümlü olarak A.. B.. ve İ.. B.. adına tespit edilmiş, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan yenileme çalışmalarının kesinleşmesi sonrasında tapuya kaydedilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 04.10.2012 tarihli dilekçesi ile; B. Köyü 277 parsel sayılı taşınmazın tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın evveliyatı itibariyle orman sayılan yerlerden olduğunu ve orman tahdit sınırları içerisinde kaldığını ileri sürerek taşınmazın orman tahdit hattı içinde kalan kısmının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline, müdahalenin önlenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Davanın devamı sırasında dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastro çalışmalarının yapılarak ilân edilmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davasına dönüştüğü anlaşıldığından, Asliye Hukuk Mahkemesince 18/09/2013 tarihli ara kararı ile tapu iptali ve tescil istemi yönünden davanın tefrik edilmesine karar verilerek, yargılamaya orman kadastrosuna itiraz davası yönünden devam edilmiş, orman kadastrosuna itiraz davasında mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş ve kararın kesinleşmesi sonrasında dosya Amasya Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir.
Kadastro Mahkemesince, davacının 04.04.2014 tarihli harita mühendisi bilirkişi raporu ve 30.04.2014 tarihli orman yüksek mühendisi bilirkişi raporlarında (A) harfi ile gösterilen 8.663.28 m2’lik alana yönelik açtığı davanın reddine, bu bölümün 119 nolu Orman Kadastro Komisyonu’nun orman sınırları dışında bırakma işlemi doğrultusunda orman sınırları dışında bırakılmasına, taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 1.112.56 m2’lik alana yönelik açtığı davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, taşınmazın (C) harfi ile gösterilen 502.30 m2’lik alana yönelik açtığı davanın reddine, bu bölümün 119 nolu Orman Kadastro Komisyonu’nun 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılması işlemi doğrultusunda 2/B alanlarında tahditli ve tespitli olarak orman sınırları dışında bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından esasa, dahili davalı Hazine tarafından vekâlet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 03.05.2013 ilâ 03.06.2013 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Dava konusu edilen taşınmaz 1954 yılında yapılan arazi kadastrosunda gerçek kişiler adına tespit ve tescil edilmiştir.
Mahkemece, davacının, çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmına yönelik açtığı davanın orman dışı alanlarda tahdit ve tespit edilmesi gereken yerlerden olması nedeniyle reddine, bu bölümün orman sınırları dışında bırakılmasına, taşınmazın (B) harfi ile gösterilen ormanlık alanlarda tahdit ve tespit edilmiş olan kısmına yönelik açtığı davanın hukukî yarar yokluğundan reddine, taşınmazın (C) harfi ile gösterilen kısmına yönelik davanın 2/B alanlarında tahdit ve tespit edilmesi gereken yerlerden olması nedeniyle reddine, bu bölümün 119 nolu Orman Kadastro Komisyonu’nun 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılması işlemi doğrultusunda 2/B alanlarında tahditli ve tespitli olarak orman sınırları dışında bırakılmasına karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür.
Şöyle ki, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması çalışmalarına 24.09.2012 günü başlanmış, sonuçları ise 03.05.2013 ilâ 03.06.2013 tarihleri arasında ilân edilmiştir. Davacı idarenin, çekişmeli taşınmazın evveliyatı itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu ve orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı iddiasıyla 04.10.2012 günü dava açtığı, dava tarihi itibariyle yörede önceden yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmadığı anlaşıldığına göre davanın 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca orman niteliğinin belirlenmesine ilişkin yapılacak resmî belgelere dayalı araştırma ile çözüme kavuşturulması gerekir.
Ayrıca, orman tahdidi ile birlikte 2/B madde uygulaması yapıldığına göre dava orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına itiraza ilişkindir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın orman niteliğini neden yitirdiğinin bilimsel veriler ile açıklanmaması, taşınmazın üzerinde insan elinin çekilmesi ve olduğu gibi bırakılması halinde yeniden orman haline dönüşüp dönüşmeyeceği hususlarının açıklanmaması ve fiilî durumu itibariyle nitelik kaybettiği belirtilen taşınmaz kısımlarının, bu nitelik kaybının insan eliyle ve zorlamayla mı, yoksa doğal ve gerçek anlamda bilim ve fen bakımından nitelik kaybına uğradığı hususlarında yeterli ve kanaat verici olmadığı gibi, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre mahkemenin değerlendirmesi de soyut ve dayanaksız kalmaktadır.
6831 sayılı Kanunun değişik 2/B maddesi ile (bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerin orman rejimi dışına çıkartılacağı) hükmünün bulunduğu, bundan doğal ve gerçek anlamda nitelik kaybının anlaşılması gerektiği, her isteyenin ormanlarda doğal olarak bulunan deliceleri aşılaması, bina ya da eklentilerini inşa etmesi, erozyona sebep olacak biçimde araziyi teraslaması ya da orman bitkilerini kökleyip tarım yapmaya teşebbüs etmesi veya 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince hiçbir zaman kişiler adına tapuya tescil edilemeyecek ve özel mülke konu olamayacak orman içi açıklığı niteliğinde olan yerlerin insan eliyle ve zorlama yöntemlerle niteliğinin yitirilmesi, kanun maddesinde anlatılan bilim ve fen bakımından nitelik kaybı olmayıp, zorla ve ormanın tahribi sonucu niteliğinin kaybettirilmesidir. Bu yöntem, toprak erozyonu, ormanların ortadan kalkması, doğanın ve çevrenin bozulup yok olması sonuçlarını doğurur.
Kanunda tanımlanan (….bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetme…) kavramında bu tür olaylar amaçlanmamıştır. 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesinin başka türlü yorumu, ormanların bilinçli şekilde niteliğinin kaybettirilmesine, tahribine ve yok edilmesine izin verdiği sonucuna ulaştırır ki, bu durum; Anayasanın 169 ve 170. maddelerine aykırı olur. Suç teşkil edecek eylemlerle ve zorlama yolu ile ormanların niteliğinin kaybettirilmesi yasalarla korunamaz.
O halde; yukarıda anlatılan eylemler sonucu ormanların yok edilmesinin bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetme olarak kabul edilemeyeceğini gözönünde bulundurularak, dava konusu taşınmazın orman bütünlüğünü bozmama, su ve toprak rejimine ve çevresindeki ekosistemlerinin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkenlik, verimlilik ve karlılık düzeylerini düşürmeme, taşınmaz
üzerinde insan elinin çekilmesi ve olduğu gibi bırakılması halinde, yeniden orman haline dönüşüp dönüşemeyeceği gibi koşulları birlikte değerlendirip, dava konusu taşınmazın hangi doğal olaylar ve eylemler sonucu bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybettiğini ya da etmediğini inceleyerek, bu olguları tartışması ve taşınmazın hangi maddi ve bilimsel olgular sonucu nitelik kaybettiği sonucuna ulaştığını raporunda açıklaması gerekir.
Bu nedenle, mahkemece öncelikle eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, halen Çevre ve Orman Bakanlığı ( Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazın 31.12.1981 yılından önce bilim ve fen bakımından tam olarak orman niteliğini yitirip yitirmediği yukarıda yazılı koşullar dikkate alınarak belirlenmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; davacı Orman Yönetimi ve dahili davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 15/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.