YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5578
KARAR NO : 2014/9582
KARAR TARİHİ : 18.11.2014
MAHKEMESİ : Maçka Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2014
NUMARASI : 2010/34-2014/31
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasındaY. M.de bulunan .. ada .. parsel sayılı 979,64 m2 yüzölçümündeki taşınmaz fındık bahçesi niteliğiyle ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ölü olduğu belirtilerek H. Ç. adına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu, tesbitinin iptalini ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece davanın reddine, çekişmeli parselin tesbit gibi davalılar murisi Ö. Ç. adına tapuya tesciline karar verilmiş, davacı Orman Yönetiminin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07/07/2010 tarih ve 2010/6663-9802 E. K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ” Eski tarihli memleket haritası, amenajman ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi kurulu raporunda, çekişmeli parselin öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılmayan yerlerden olmadığı, çekişmeli parselin memleket haritasında yeşil ile renklendirilip orman sembolü bulunmadığı bildirilmişse de, aynı kurul raporuna eklenen memleket haritasında, çekişmeli parsel, bir bölümü yeşil ile boyanan ve çalılığı ifade eden sembollerin bulunduğu bölüme denk gelecek şekilde işaretlendiği, yine fen bilirkişi raporuna eklenen memleket haritasında ise tamamı çalı ve orman sembolü bulunan yeşil alanda işaretlendiği halde, mahkemece bu çelişkiler üzerinde durulmamış ve çelişki yöntemince giderilmemiş, çekişmeli parselin etrafı kesinleşmiş orman alanları ile çevrili orman içi açıklığı olup olmadığı saptanmamıştır.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785, 5658, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet Ormanı sayılacağını göstermiş ve Devlet Ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı kanunda gösterilmiştir.
Yüksek eğimli funda ve makilerle kaplı alanlar orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi kapsamı dışında aynı Kanunun 1. maddesinin 1. fıkrası gereğince orman sayılan yerdir. Bilimsel ve teknik olarak ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/P maddesi gereğince eğimi %12 yi geçen yerler orman ve toprak muhafaza karakteri taşıdığından aynı yönetmeliğin 26/i bendi gereğince orman olarak sınırlandırılır. Mahkemece, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, dava konusu M. İlçesi, K. Köyünde bulunan .. ada .. parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, davacı Orman Yönetimi vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli parselin bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılmış, çekişmeli parsel bu işlemde orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Mahkemenin 04.04.2014 tarihli kısa kararında, [Dava konusu M. İlçesi, K. Köyü .. ada ..parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline,] denilerek karar verilmiş iken, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise, “Dava konusu M. İlçesi, K. Köyünde bulunan .. ada .. parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline,” karar verilerek, kısa kararda dava konusu taşınmaz hakkında karar verilerek hüküm kuruluduğu, ancak, gerekçeli kararda dava konusu olmayan taşınmaz hakkında hüküm kurulmuş olduğu ve bu şekilde, kısa kararla gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır.
Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz (HMK. madde 298/2). Asıl olan duruşma tutanağına yazılıp taraflara tefhim olunan karardır. Tefhim ile birlikte yargılamadan elini çekmiş olan hâkim tefhim ettiği kararı taraflara tebliğ etmek durumundadır. Sonradan yazılan gerekçeli kararın kısa karara uygun olması zorunludur. 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas ve 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, tefhim edilen kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasının gerektiği öngörülmüştür. Asıl talepler bakımından kısa kararda hükmedilmeyen bir hak ve yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olması veya tersi bir durumun çelişki teşkil etmediğini söylemek olanaklı değildir. İçtihadı birleştirme kararında; çelişkinin varlığı tesbit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu sebeple bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Bu sebeple, mahkemece bozmadan önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.