Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/5556 E. 2014/7147 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5556
KARAR NO : 2014/7147
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı …, müdahil … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, 18.02.2011 günlü dava dilekçesi ile; bulunan tapuda kendisi adına kayıtlı 109 ada 134 nolu parsel ile Hazine adına kayıtlı 109 ada 139 nolu parsel arasında kalan kadim yolun sehven ölçülmediğini ve paftasında gösterilmediğini ileri sürerek, yolun parsel boyunca tespiti ile haritasında gösterilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, tapulama tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olduğundan 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 17.10.2011 günlü kararıyla önce onanmış, davacının karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 13/03/2012 gün ve 2012/1682 – 3679 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [“5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, gerekçeli karar 23/07/2011 tarih ve 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında Hazine tarafından açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve özel şahıslar ile Hazine arasında bir ayrım da içermemekte ise de, “Kamu Malı” iddiasıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini almıştır
Açıklanan hususlar gözetilerek, mahkemece yargılamaya devam edilip, tarafların sav ve savunmaları ile delilleri sorulup oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğu]na değinilmiştir.
Yargılama sırasında … yolun zeminde yanlış tespit edildiği gerekçesiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritalarında görüldüğü ve zeminde halen mevcut kadim yol olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve dava konusu Kayalar Köyü, 109 ada 139 nolu parselin içinden geçen 12.12.2012 günlü fen bilirkişisi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1512,05 m²’lik taşınmazın yol olarak kabul ve terkinine, bu kısmın haritasında yol olarak gösterilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/11/2013 gün ve 2013/5163-10474 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “İncelenen dosya kapsamına, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki; çekişmeli 109 ada 139 nolu parselin bölgede 1995 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında 23933,00 m² yüzölçümüyle hali arazi niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tescil edildiği, 30.04.2003’de halî arazi olan cinsinin orman olarak tashih edilerek tapuya kaydedildiği, dava konusu edilen yerin memleket haritasındaki görünümüne göre kadim yol olmayıp, orman parseli içinden istenen özel yol olduğu, hükme esas alınan raporlarda çekişmeli taşınmazın 1958 tarihli hava fotoğrafına göre ormanlık alanda görüldüğü dikkate alınarak mahkemece öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu belirlenen taşınmaza yönelik açılan davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı …, müdahil … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman parseli içindeki yolun tesbiti ile paftasına tescili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine 08/09/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.