YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5509
KARAR NO : 2014/7785
KARAR TARİHİ : 18.09.2014
MAHKEMESİ : Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/06/2010
NUMARASI : 2008/539-2010/346
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı D.. Y.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Alanya İlçesi, M. Köyü 446 ada 8 ve 9 parsel sayılı sırası ile 3960,43 m² ve 1436,49 m² yüzölçümündeki taşınmazlardan ilki tarla, ikincisi bahçe nitelikleri ile davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı vekili, M. Köyü 446 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazların 1992 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde olduğu halde, 2007 yılında 4999 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmalarda orman sınırlarına uyulmadığını ve 30.04.2007 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosunda da orman sınırları daraltılacak şekilde gerçek kişi adına tapu kaydı oluştuğunu bildirerek, davalı adına kayıtlı tapunun iptalini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile M.Köyü 446 ada 8 parselin bilirkişiler kurulunun 13.03.2009 tarihli raporlarına ekli krokide (B1) harfi ile gösterilen 570,05 m²’sinin ve (B2) ile gösterilen 139,62 m²’sinin ve aynı krokide 446 ada 9 sayılı parselin (B3) ile gösterilen 1396,77 m²’sinin tapusunun iptali ile orman vasfıyla H.. H.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman sınırı içinde kalan tapu kaydının iptali istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 21.05.1992 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu vardır. Daha sonra 18.01.2007 tarihinde ilân edilip kesinleşen 4999 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince fennî hataların düzeltilmesi çalışması ile birlikte arazi kadastrosu yapılmıştır.
Mahkemece, yörede yapılan arazi kadastrosu sırasında köy genelinde ölçü hatalarının bulunduğunun tesbiti üzerine 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi uyarınca orman tahdidi kesinleşmiş olan Devlet Ormanlarında tesbit edilmiş fennî hataların düzeltilmesi çalışmaları yapıldığı, bu çalışmalarda 1992 yılında tesis edilen orman sınır noktalarından yararlanılarak zeminde tespit edilip doğru koordinatların haritalara aktarılmadığı, bu çalışma ile orman sınırlarının daraltıldığı gerekçesi ile dava konusu taşınmazların kesinleşen 1992 tahdit sınırları içinde kalan kısımları için davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmaz ve çevresindeki diğer taşınmazlara ilişkin olarak aynı orman sınır hattı veya diğer orman sınır hatlarına ilişkin olarak aynı mahiyette davalar açıldığı, aynı orman kadastro hattındaki düzeltme işlemine ilişkin olarak biri hakkında verilecek kararın diğerlerini de etkileyecek olduğu halde, tüm taşınmazları birlikte olarak gösterir şekilde bilirkişilere rapor ve kroki düzenlettirilmemiş, tüm orman kadastro sınırları ile düzeltme sınırı, aynı köyün tamamı ve dava açılan tüm taşınmazları birlikte gösterir şekilde uygulanmamış, ayrıca, eski tarihli memleket haritası üzerinde gösterilmemiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle, öncelikle, eski tarihli memleket haritası, kesinleşmiş orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulamaları ve 4999 sayılı Kanun uyarınca yapılan fenni hataların düzeltilmesine ilişkin tahdit tutanak ve haritaları bulundukları yerden getirtilmeli, dava konusu taşınmazların bulunduğu Mahmutseydi Köyünde aynı iddia ile açılan davalar belirlenmeli, belirlenen tüm davaların birleştirilip birleştirilmeyeceği değerlendirilmeli, birleştirilmemesi halinde, aralarından bir dosya pilot dosya seçilmeli ve bu seçilen pilot dosya üzerinden, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, düzeltme işlemi yapılan ve dava açılan orman sınır noktaları ile değişik açı ve uzaklıklardaki en az 13-14 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon, 2/B madde uygulaması ve 4999 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmalar ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu, aplikasyon, 2/B madde ve 4999 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita ve eski tarihli memleket haritası üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon, 2/B madde ve 4999 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmalara ilişkin harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan yönetmelik ve teknik izahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği ile aplikasyon veya 4999 sayılı Kanun uyarınca yapılan düzeltme işlemi ile kesinleşmiş orman kadastrosunun değiştirilemeyeceği nazara alınarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.