YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5463
KARAR NO : 2014/8223
KARAR TARİHİ : 02.10.2014
MAHKEMESİ : Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2014
NUMARASI : 2011/208-2014/129
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, dava dilekçesi ile; Alanya İlçesi, Türkler Kasabasında kain yaklaşık sınırlarını bildirdiği iki ayrı taşınmazı davacıların satın aldığını ve satın almalarından itibaren önceki zilyetleri gibi malik sıfatı ile kullanmaya devam ettiklerini ileri sürerek, taşınmazların MK’nın 713. maddesi uyarınca müvekkilleri adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile Alanya İlçesi Türkler Beldesinde bulunan, 05.12.2013 tarihli fen bilirkişisinin krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen 2196,03 m2 taşınmazın tarla ve ev vasfı ile davacılar adına eşit hisseli olacak şekilde müştereken tapuya tesciline fazlaya ilişkin talebin reddine, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 500,11 m2 kısmın tarla vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından davacılar adına tesciline karar verilen (A) bölümüne ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713. maddesi uyarınca açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine yöneliktir
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 12/08/1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu 07.07.1957 tarihinde kesinleşmiş dava konusu taşınmazlar taşlık ve çalılık vasfı ile tescil harici bırakılmıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile (A) harfi ile gösterilen 2196,03 m2 taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilmiş ise de, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; dava konusu taşınmaz başında yapılan keşif sonucu düzenlenen ziraat bilirkişi raporu kendi içinde çelişkililer içermektedir.17.02.2014 tarihli ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımlar için yazılan bilgiler karışmış, (A) harfli kısımda [fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen ve temyize konu olmayan yer] imar ve ihya çalışması olmadığı yazılmış, (B) harfli kısım [fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen ve temyize konu olan yer] için üzerinde sebze yetiştirciliği için para ve emek harcamak sureti ile teraslama şeklinde imar ve ihya çalışması yapıldığı, bu imar ve ihyanın 10 yıl kadar önce tamamlandığı rapor içinde yazmasına karşın, sonuç kısmında (B) harfi ile gösterilen taşınmazın uzun yıllardır tarımsal faaliyet yapılan, imar ve ihyası tamamlanmış özel mülke konu olabileceği belirtilmiştir. Ayrıca, orman bilirkişi rapor içeriği hüküm kurmaya yeterli olmadığı gibi hava fotoğrafı üzerinde çekişmeli taşınmazın konumu gösterilmediğinden rapor içeriği denetlenememektedir.
O halde, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerden getirtildikten sonra, keşfe katılan önceki bilirkişiler dışında bir fen, bir ziraat ve bir uzman orman mühendisi bilirkişileri ve yerel bilirkişiler ve tanıklar huzurunda keşif yapılarak dava konusu taşınmazın memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak bilirkişilere incelettirilip, taşınmazın niteliğinin ne şekilde göründüğü, orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığı, dava tarihinden 20 yıl önce taşınmazın kullanılıp kullanılmadığı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftasında tasarruf sınırı bulunup bulunmadığı, taşınmaz üzerinde önceki yıllarda ve şimdi bulunan bitki örtüsünün cinsi, varsa ağaçların sayısı, yaşı ve dağılımı durumunun ne olduğu, taşınmazın gerçek eğiminin (dava konusu taşınmazda teraslama yapılarak eğimin düşürülmesi söz konusu olduğuna göre teraslama yapılmadan önce) eğim ölçer ile ölçülerek belirlenmeli, orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, orman tahdidinin kesinleştiği tarihe kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilmeyeceği düşünülmeli, bu sefer orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar olağanüstü zamanaşımı ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunnın 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunnın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 02/10/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.