YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5446
KARAR NO : 2014/9031
KARAR TARİHİ : 03.11.2014
MAHKEMESİ : Aydın Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2014
NUMARASI : 2013/26 – 2014/52
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı A.. T.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında M.Köyü .. ada.. parsel sayılı 10230.83 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı A.. T.. adına tespit edilmiştir.
Davacı F.. G.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasıyla tespit maliki, Hazine, Köy Tüzel Kişiliği ve Orman Yönetimine yönelik dava açmıştır.
Çine Kadastro Mahkemesinin 2007/68 E. – 2009/20 K. sayılı ilâmı ile davanın kısmen kabulü ile çekişmeli taşınmazın davalı A.. T.. adına olan Kadastro tespitinin iptaline bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 6486.534 m2 yüzölçümlü kısmının davacı F.. G.. adına tespitine, (B) harfi ile gösterilen 3480,308 m2, (C) harfi ile gösterilen 152.303 m2 ve (D) harfi ile gösterilen 108.678 m2 yüzölçümlü kısmının orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline dair verilen hüküm, davalı A.. T.. ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş, temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.03.2011 gün ve 2010/16228 E. – 2011/2546 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Orman Yönetiminin davada davalı sıfatı bulunmadığından temyiz isteminin (dilekçesinin) reddine, davalı A.. T.. adına çıkartılan dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliğinin usûlsüz olması nedeniyle mahkemece taraf teşkili sağlanmadığından savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle karar verilmesinin doğru olmadığı, dava dilekçesi ve duruşma günü bildirir usûlüne uygun tebligat yapıldıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi ve kabule göre de, davada taraf sıfatı olmadığı halde, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen Orman Yönetimi, Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği hakkındaki davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, taşınmazın bazı bölümlerinin orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş olmasının da doğru olmadığına” değinilmiştir.
Yargıtay bozma ilâmı sonrası Çine Kadastro Mahkemesinin HSYK Genel Kurulu’nun 22.05.2013 tarih ve 460 sayılı kararı ile kaldırılmasına, merkez kadastro mahkemesi olarak Aydın Kadastro Mahkemesine bağlanarak yargı çevresine dahil edilmesine karar verilmesi sonrasında yargılamaya Aydın Kadastro Mahkemesince devam edilmiştir.
Orman Yönetimi 06.03.2013 tarihli müdahale dilekçesi ile; çekişmeli taşınmazın orman içi açıklık olup orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek, taşınmazın tamamının orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tescilline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı F.. G..’in davasının reddine, müdahil Orman İdaresinin davasının kabulüne, çekişmeli taşınmazın davalı A.. T.. adına olan tespitinin iptali ile orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu yörede, dava tarihinden önce 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 27.06.1974 tarihinde kesinleşen seri bazda orman kadastrosu, 2005 yılında yapılan ve kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Bölgede arazi kadastrosu 5403 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanuna göre yapılmış ve tutanaklar 29.12.2006 – 29.01.2007 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada davalı sıfatı bulunan köy tüzel kişiliğinin davaya katılımı sağlanmamış, davalı olarak gösterilen Hazine vekiline yeni duruşma günü tebliğ edilmiş, ancak, bozma sonrası yapılan 13.02.2013 tarihli ilk duruşmada Hazine yönünden daha önce kurulan hükmün kesinleşmiş olması nedeniyle yargılamaya sadece davalı A.. T.. hakkında devam olunarak temyiz incelemesine esas hüküm kurulmuştur.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğinde olup, mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen, bozma kararının gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Doğru sonuca ulaşılması için bozma kararının gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur.
Bozma ilâmında da değinildiği üzere Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğinin davada taraf sıfatı bulunmamakta ise de, davacı tarafından dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmiş olmaları nedeniyle onlar hakkındaki davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece, Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği hakkında bir hüküm kurulmamıştır. Bu nedenle, Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğinin mahkemenin ilk kararını temyiz etmemesi nedeniyle hükmün onlar hakkında kesinleştiğinden söz edilemez. O halde Hazine ve 6360 sayılı Kanun gereğince 30 Mart 2014 seçimlerinden sonra tüzel kişiliği ortadan kalkan köyün bağlı bulunduğu ilçe belediyesi halen davada taraf olduğuna göre mahkemece usûlünce bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması, sonrasında oluşacak sonuca ve dosya kapsamına göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı A.. T..’un temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.