YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5427
KARAR NO : 2014/7852
KARAR TARİHİ : 22.09.2014
MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2013
NUMARASI : 2011/382-2013/590
Taraflar arasındaki tescil ve tapu iptali tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 26.05.2008 tarihli dava dilekçesinde; mevki ve sınırlarını bildirdiği K. Kasabası, K.Mevkiinde, bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili lehine oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescilini istemiştir.
Daha sonra çekişmeli yer yargılama devam ederken yapılan imar uygulaması sonunda Kahramanmaraş İli, Merkez İlçesi, F.Köyü, 1022 ada 1 parsel sayılı 2441.19 m2 yüzölçümü ve arsa niteliği ile Hazine adına tescil edilmiştir. Davacı vekili davasını bu nedenle tapu iptali ve tescil davası olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile Kahramanmaraş İli, Merkez İlçesi, F. Köyünde bulunan ve tapuda M.. H.. adına kayıtlı bulunan 1022 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekili ve Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17.01.2011 gün ve 2010/14643-2011/120 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece 1961 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresi için düzenlenen 27, 28, 29 ve 30 numaralı kadastro paftasının orijinal aslından çekilmiş fotokopi örneği getirilmediği gibi, bölgeye ait daha sonraki yıllarda fotogrametri yöntemiyle düzenlenen ve mülkiyet sınırını gösteren kadastro paftası da getirtilmemiştir. Çekişmeli taşınmazın hangi nedenle kadastro harici bırakıldığı mahkemece araştırılmamış ve çekişmeli taşınmaz gibi 1960 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan, ancak daha sonra 1999 yılında yapılan orman kadastrosunda orman kadasro sınırı içine alınan taşınmazlarla aynı konumda olduğu gibi dava konusu taşınmazın eğim durumu kesin olarak bilimsel yöntemlerle saptanmamıştır. Çekişmeli taşınmaza en yakın komşu kadastro parselleri paftasından tespit edilerek bu parsellere revizyon gören varsa tapu ve vergi kayıtları getirtilip taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği üzerinde durulmamıştır. Keza, imar uygulaması sonucu Hazine adına ihdasen tescil edilen 1553 parsel ile bu parselden imar uygulaması sonunda ifrazen oluşturulan davaya konu 1022 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescil sebebi olan iktisap nedeni üzerinde durulmamış, Hazine lehine bir ecrimisil uygulamasının olup olmadığı sorulup araştırılmamıştır.
Davalı taşınmazın imar planı kapsamına hangi tarihte alındığı saptanarak, 1982 yılında imar planı kapsamına alındığının saptanması halinde zilyetliğin başladığı tarihten taşınmazın imar planı kapsamına alındığı tarihe kadar 8 yıl gibi az bir süre geçtiği ve 20 yıllık kazanım süresinin dolmadığı açıktır. Şayet, taşınmazın 1982 yılı nazım imar planı dışında iken 2008 yılında yapılan revizyon imar planı kapsamına alındığının saptanması halinde ise, taşınmazda imar ve ihya çalışmalarının hangi tarihte başladığı ve hangi tarihte tamamlandığı imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten taşınmazın imar planı içersine alındığı 2008 tarihine kadar kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik süresinin dolduğunun kabulü ile diğer koşullarında varlığı halinde ancak gerçek kişi lehine tescile karar verilebileceğinin düşünülmesi, aksi takdirde 3402 sayılı Kanunun 17/2. maddesindeki engel nedeniyle davacı yararına tescile karar verilemeyeceğinin düşünülmemesi doğru bulunmamıştır. Bu nedenle;
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar – ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir. Mahkemece yeniden keşif yapılarak, yukarıda açıklanan hususların araştırılması, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları incelenerek, çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde zilyetlikle kazanma koşulları araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak, davanın kabulü ile, dava konusu Kahramanmaraş Merkez F. Köyü (Karacasu Kasabası ) 1022 ada 1 sayılı parselin Hazine adına olan kaydının iptali ile, davacı M.. A.. adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapulama harici bırakılan yerde imar ve ihyaya dayalı olarak Medenî Kanunun 713/1. maddesi hükmüne göre açılan tescil ve imar uygulaması nedeniyle Hazine adına olşturulan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 19.04.1999 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Merkez İlçe, K. Kasabası F. Köyünde genel arazi kadastrosu 1960 yılında yapılmış ve sonuçları 17.09.1961 tarihinde kesinleşmiştir. Bu çalışmalarda dava konusu yer tapulama harici (TH) alan olarak bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına göre, davacı, zilyetliğinde bulunan tapusuz taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmış, davanın devamı sırasında imar uygulaması ile dava konusu taşınmaz, 1022 ada 1 sayılı parselin çapı içine alınmıştır. 12.10.2009 tarihli fen bilirkişi Mustafa Dal tarafından düzenlenen krokide, 1022 ada 1 nolu parselin çapı içinde kalan, (C ve D) harfleri ile gösterilen alanların davacı tarafından hiç kullanılmadığı belirlenmiş, davacının kullandığı alan ise (F) harfi ile gösterilmiştir. Dava dilekçesinde, davacı, zilyetliğindeki taşınmaz bölümlerinin adına tescilini istediğine göre, (C ve D) harfleri ile gösterilen bölümler tescil davasına konu olmayıp, bu bölümlerde davacı yararına zilyetlikle kazanım koşulları oluşmamıştır. Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın (F) harfi ile gösterilen bölümü için davanın kabulüne karar verilip, (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerin Hazine üzerinde bırakılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açılanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 22/09/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.