Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/5263 E. 2014/9502 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5263
KARAR NO : 2014/9502
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : Çaycuma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/11/2013
NUMARASI : 2010/2565-2013/759

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Ç.Köyü .. ada .. parsel sayılı 752851,42 m2 yüzölçümlü taşınmaz, orman niteliğiyle Hazine adına 09.04.2010 tarihinde kesinleşen ilam sonrasında hükmen tescil edilmiştir.
Davacı vekili, 15.12.2010 havale tarihli dilekçe ile; Ç.. Köyü .. ada . parsel sayılı taşınmazın müvekkili adına tapuda kayıtlı olduğunu, taşınmazın devamı niteliğindeki .. ada .. parsel içinde bırakılarak tapuya tescil edilen 12500 m2 miktarındaki taşınmazın babasından müvekkiline miras kaldığını ve eklemeli olarak 100 yılı aşkındır zilyet olduklarını iddia ederek, dava edilen bu kısmın tapu kaydının iptali ile müvekkiline ait .. ada .. sayılı parsele eklenerek tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, talep edilen davalı taşınmazın kesinleşen orman parseli içinde kaldığı, davacının zilyetliğe dayandığı, orman kadastrosu kesinleştikten sonra 10 yıllık hak düşürücü süre içinde, ancak, tapu kaydına dayalı dava açılabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak orman parseli içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosu vardır. Arazi kadastrosu işlemi ise 13.05.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkeme kararından önce Anayasa Mahkemesi tarafından 22.05.2013 tarih ve 2012/108 Esas – 2013/64 Karar sayılı ilâm ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 5/11/2003 tarihli ve 4999 sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının “Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir.” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasanın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiştir. Karar, 12.07.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, yayımdan itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, 13.01.2014 günü itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve mahkemenin ret karından sonra 26/2/2014 tarihli ve 6527 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 01.03.2014 tarih ve 28928 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve 6527 sayılı Kanunla, 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesinin somut davayı ilgilendiren birinci fıkrası, “Orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir. Bu ilân ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
Getirilen bu yeni düzenlemeye göre, tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içerisinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açılabilecektir.
Eldeki dava, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içerisinde açılmış olup, kanundaki değişikliğin derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden, tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesinin temini için temyiz isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle; davacının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 17/11/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.