YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5258
KARAR NO : 2014/7873
KARAR TARİHİ : 22.09.2014
MAHKEMESİ : Araklı(Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2012
NUMARASI : 2012/80-2012/112
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Çankaya Beldesi, M. Mahallesi Köyü 102 ada 8, 113 ada 7, 8, 119 ada 67, 122 ada 7, 123 ada 8 ve 128 ada 3 parsel sayılı sırasıyla 38812,75 m2, 21755,40 m2, 7248,44 m2, 317783,66 m2, 50271,20 m2 ve 26198,74 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar hali arazi niteliği ile; 101 ada 104, 101 ada 112 ve 113 ada 2 parsel sayılı sırasıyla 18094,71 m2, 125004,54 m2 ve 29669,14 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, çalılık niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi birleştirilen 2006/18 Esas sayılı dava dosyası ile Çankaya Beldesi, M. Mahallesi Köyü 101 ada 2,3 ve 102 ada 1 parsel sayılı sırasıyla 4225733,09 m2, 24189,84 m2 ve 169112,48 m2 yüzölçümündeki orman niteliği ile Hazine adına tespit edilen taşınmazlar arasında kalan yollar ile 113 ada 7 ve 8 numaralı parseller ile 101 ada 2 parsel arasında kalan yolların, ana dosya ile çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile dava açmıştır.
Mahkeme 26/06/2008 tarihli celsede, dosya ile birleştirilen 2006/18 Esas sayılı dava dosyasında davalı olan 101 ada 2, 3 ve 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan yollar ile 113 ada 7 ve 8 numaralı parseller ile 101 ada 2 parsel arasında kalan yollara ilişkin kadastro tespit tutanağı düzenlenmediğinden yollara ilişkin davanın tefrikine karar vermiş, yargılamaya devam edilen davanın ise kabulü ile 101 ada 104, 112, 102 ada 2, 113 ada 2, 7 ve 8, 119 ada 67, 122 ada 7, 123 ada 8 ve 128 ada 3 parsel sayılı taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar vermiş; davalı Hazine tarafından temyiz edilen hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/02/2009 tarih ve 2008/1736 E.- 2009/1676 K sayılı kararı ile onanmıştır.
Dosyada 26/06/2008 tarihli celsede verilen tefrik kararına ilişkin herhangi bir işlem yapılmaması nedeniyle davacı idare 23/11/2012 tarihli dilekçesi ile tefrik kararı verilen davanın yeni esasa kaydedilmesini talep etmiş ve davanın mahkemenin yukarıda belirtilen esasına kaydı yapılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın orman parselleri arasında kaldığı belirtilen yollara ilişkin ve yol olduğu belirtilerek açıldığı, hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen, paftasında yol olarak bırakılan yerler hakkındaki uyuşmazlıkların kadastro mahkemesinin görevi dışında olduğunda mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli taşınmazlar orman alanı dışında bırakılmıştır.
Gerçekten, 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi hükmüne göre “kadastro mahkemesinin yetkisi (görevi) her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar”. Ancak, aynı Kanunun 22/2/2005 tarih ve 5304 sayılı Kanun ile 4/3. maddesi değiştirilerek “Çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır” hükmü yürürlüğe konulmuştur. Kanunun değişik bu hükmü, 6831 sayılı Orman Kanununun “Devlet Ormanları ve orman kadastrosu” başlığını taşıyan 7/1. maddesine paralel bir hükümdür. Yine, aynı Kanunun değişik 4/5. maddesinde “Çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırma ve tespitleri yapılarak otuz günlük kısmî ilânı alınır. Bu alanlarda orman kadastrosu yapılmış sayılır.” ve 11/1. maddesinde, “Kadastro Müdürü, kadastro tutanaklarına göre yapılan tesbitlere dayanarak, askı cetvellerini düzenler, bu cetvelleri ve pafta örneklerini 30 gün ilân ettirir, itirazı olanların ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceklerini belirtir” eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Orman Kanununun 11/1. maddesinde, “… tutanak ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine …. müracaatla sınırlamaya ve bu Kanunun 2. maddesine göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü ile hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir. Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir” hükümleri mevcuttur.
Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinde şu sonuçlara ulaşılmaktadır:
1- 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosunda;
a) Aslında orman olan bir yer orman sayılmayarak (tespit tutanağı düzenlenmeyerek) orman parseli sınırlarının dışında bırakılmışsa, yapılan işlem 3402 sayılı Kanunun 4. maddesinin 3 ve 5. fıkraları ile 6831 sayılı Kanunun 15/1/2009 tarih ve 5831 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi gereğince orman kadastro işlemi olduğundan ve 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda bir kısım yerler orman kadastro harita ve tutanakları dışında bırakılarak orman sayılmaması halinde, Orman Yönetimi eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan aynı Kanunun 11/1. maddesi gereğince altı aylık ilân süresi içinde o yerin orman sınırları içine alınması için kadastro mahkemesinde dava açma olanağı bulunduğu gibi, 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesi hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda da kısmî ilân süresi içinde, Orman Yönetimi ya da Hazine tarafından kısmî ilânın yapıldığı tarihde kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyen yer hakkında orman kadastrosuna itiraz davası açılabilir. Sonradan kültür arazilerinin kadastrosu yapılırken bu yer ile ilgili malik hanesi açık bırakılarak tespit tutanağı düzenlenip kadastro mahkemesine gönderileceğinden mahkemece, tespit tutanağı, dava dosyası ile birleştirilerek davaya devam edilip orman kadastrosuna itiraz davasının karara bağlanması gerekir. (Yönetmelik md. 17/2 dokuzuncu paragraf).
b) Yine, aslında orman olan bir yer, orman sayılmayarak orman parseli içine alınmamış ve tespit tutanağı düzenlenmemişse Orman Yönetimi ve Hazine kısmî ilân tarihinden önce 3402 sayılı Kanunun 7/4. maddesi gereğince tespit tutanağı düzenlenmesini isteyebilir. Bu halde; kadastro ekibi o yer hakkında tespit tutanağı düzenlemek zorundadır. Kısmî ilân süresi içinde itiraz edilip tutanak düzenlettirilmemişse, daha sonra kültür arazilerinin kadastrosu yapılırken yine tutanak düzenlenebilir; herhangi bir nedenle tespit tutanağı düzenlenmemişse, yukarıda (a) bendinde açıklandığı gibi yapılan işlem orman kadastrosu olduğundan ve 6831 sayılı Orman Kanunu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu birlikte ve iç içe uygulandığından 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde olduğu gibi, Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü, orman kadastro sınırları dışında (tespit harici) bırakılan taşınmazlar hakkında yine askı ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabilir. Bu durumda; mahkemece dava görev yönünden ret edilmeyip taraf delilleri toplanıp davanın esası ile ilgili hüküm kurulması gerekir.
c) Orman parsellerinin kısmî ilâna çıkartıldığı tarihte, orman sınırları dışında bırakılan ancak daha sonra kültür arazisi olarak tespit tutanağı düzenlenip askı ilânına çıkartılan parseller hakkında, Orman Yönetimi yada Hazine tarafından askı ilân süresi içinde yine orman savıyla kadastro mahkemesinde dava açılabileceği gibi başkaları tarafından açılmış davaya 3402 sayılı Kanunun 26/D maddesi gereğince asli müdahil olarak katılıp orman iddiasında bulunabilir.
d) Aslında orman niteliğinde olan bir yer hakkında, kültür arazisi olarak tespit tutanağı düzenlenmiş ve askı ilân süresi içinde dava açılmayarak tespit tutanağı kesinleşmiş, tapu kaydı oluşmuşsa; yine aynı yönetimler tarafından genel mahkemelerde “Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer ya da orman” iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açabilir.
e) Aslında kültür arazisi olduğu halde, orman niteliğiyle tespit tutanağı düzenlenen yer hakkında gerçek ya da tüzel kişiler her türlü delile dayanarak askı ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabilirlerse de tespit tutanağının kesinleşmesinden sonra, hukuken orman olan taşınmazlar hakkında özel kanun olan 6831 sayılı Kanun uygulanacağından ve 15/1/2009 tarih ve 5831 sayılı Kanun ile 6831 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin sonuna eklenen “Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonlarınca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır” hükmü ile H.G.K.’nun 08.06.2006 gün ve 2005/20-327-377 ve 28.06.2006 gün ve 2006/20-467-494 sayılı kararlarında benimsenen görüşler kanun hükmü haline getirilmiş olduğundan 3402 sayılı Kanunun 16/D ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince sadece tapuya dayanılarak, 10 yıllık hak düşürücü süre içinde genel mahkemelerde orman kadastrosuna itiraz davası açıp, orman nitelikli tapu kaydının iptal ve tescili istenebilir.
f) Yukarıda (b) bendinde açıklandığı gibi, 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan genel kadastroda kadastro tutanağı düzenlenmeyerek tesbit harici bırakılan yer hakkında, Hazine ya da Orman Yönetimi askı ilân süresi içinde 3402 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince kadastro mahkemesinde o yerin orman sınırı içine alınması konusunda dava açmamışsa, daha sonra genel mahkemede her zaman o yerin orman olarak tapuya tescili için dava açabilir veya 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22/4. ya da 15.01.2009 gün 6831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen geçici 8. maddesi hükmüne göre o yerin kadastrosu yapılabilir veya Orman Yönetimi bu yerin 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi hükümlerine göre yapacağı orman kadastrosunda bu yeri orman sınırları içine alabilir.
2- İşte, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, orman sınırı dışında bırakılan (orman kadastro tutanağı düzenlenmeyen) yerin orman sınırı içine alınması konusunda, Orman Genel Müdürlüğünün aktif dava ehliyeti olduğu gibi 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman ve arazi kadastrosunda 6831 ve 3402 sayılı Kanun hükümleri birlikte uygulanacağından, kadastro ekiplerince herhangi bir nedenle tutanak düzenlenmeyerek tesbit harici bırakılan yerlerin orman sınırı içine alınması konusunda, Orman Genel Müdürlüğünün askı ilân süresi içinde açtığı davanın kadastro mahkemesinde görülmesi gerekir. Bu durum, 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesinin bir ayrıcalığını oluşturmaktadır.
3- Somut olayda; yörede 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazlar, aynı Kanunun 16/B maddesinin 3. bendi gereğince paftasında yol olarak gösterildiğine ve Orman Genel Müdürlüğü tarafından temyize konu orman kadastrosuna itiraz davası 3402 sayılı Kanunun 11/1 ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddeleri uyarınca, kadastro mahkemesinde askı ilân süresi içinde açılıp taşınmazın orman sınırı içine alınmak suretiyle orman sınırının düzeltilmesi istendiğine ve 3402 sayılı Kanunun 26. maddesi kadastro mahkemelerinin sadece arazi kadastrosu işleriyle ilgili olarak zaman bakımından görev ve yetkisini belirlemiş olduğuna göre, yukarıda açıklanan ilkeler gözönünde bulundurularak Orman Yönetiminin davasının esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.