Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/5238 E. 2014/8935 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5238
KARAR NO : 2014/8935
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

MAHKEMESİ : Salıpazarı (Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2010
NUMARASI : 2007/6-2010/290

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2004 yılında yapılan kadastro sırasında D. K. 273 ada 80 sayılı 26.477,55 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle fındık bahçesi niteliği ile Y.. Ş.. adına tesbit edilmiştir.
Davacılardan E.. Y..; 273 ada 80 ve dava dışı taşınmazların ırsen intikal ettiği, miras payının bulunduğu iddiasıyla kadastro mahkemesinde 2004/37 Esas sayılı davayı açmıştır. Daha sonra 273 ada 80 sayılı parsele ilişkin dava ayrılarak yukardaki esasa kaydedilmiştir. Hazine; 273 ada 80 sayılı taşınmazın eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman olarak gözüktüğü, eylemli orman niteliğinde bulunduğu, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla kadastro mahkemesinde 2004/58 Esas sayılı davayı açmıştır. Mahkemece Hazinenin açtığı dava temyize konu dosya ile birleştirildikten sonra E.. Y..’ın davasının reddine, Hazinenin davasının kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptal edilerek orman ve fen bilirkişi tarafından düzenlenen 06.10.2010 tarihli krokili raporda (A) harfi ile işaretlenen 13289,83 m2 ve (B2) ile işaretlenen 3696,08 m2 bölümlerinin orman niteliği ile Hazine adına, (B1) ile işaretlenen 9491,64 m2 kesiminin davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacılardan Hazine tarafından (B1) ile işaretlenen bölüm yönünden temyiz edilmesi üzerine hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13.10.2011 tarih ve 2011/8504-11491 K. sayılı kararı ile onanmış, davacı Hazinenin karar düzeltme talebi üzerine ise Dairenin 13.02.2012 tarih ve 2012/166-1722 karar sayılı kararı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.
Samsun Kadastro Müdürlüğünce verilen 29.01.2013 tarihli dilekçede; karar gereği ifraz işlemi yapılacakken fen mühendisi tarafından ibraz edilen 19.07.2010 tarihli raporda D. M.273 ada 80 sayılı parselde (B2) olarak belirtilen miktarın 3696.08 m2, (A) harfi ile belirtilen yerin 13289.83 m2 ve (B1) ile belirtilen yerin 9491.64 m2 olarak hesaplandığı, koordinatlar üzerinden hesaplama yapıldığında toplam yüzölçüm 80 parselin yüzölçümü olan 26477,55 m2 olduğu, ancak, (B2, B1 ve A) olarak belirtilen yüzölçümlerin farklı olduğu sehven hatalı yazıldığı maddi hata oluştuğu, koordinatlarda bir değişiklik olmadan (B2) olarak belirtilen yerin miktarının 3687.29 m2 ve (A) harfi ile belirtilen yerin miktarının 13289.83 m2 (B) harfi ile belirtilen yerin miktarı 9491.64 m2 olarak hesaplandığı belirtilerek hükmün düzeltilmesi gerektiği, infazın ancak bu şekilde mümkün olduğu bilirilmiştir.
Mahkemece taraflara tebligat yapılıp duruşma açıldıktan sonra kadastro müdürlüğünün tavzih talebinin kabulüne; mahkemenin 2007/6 Esas ve 2010/290 Karar sayılı 13/02/2012 kesinleşme tarihli kararın l nolu fıkranın (A) bendinde Harita Mühendisi A. A. Ö.’ın 06/10/2010 havale tarihli teknik raporundaki (A) harfi ile işaretli 13289,83 m2’lik kısmın tashihen 13299,82 m2 olarak düzeltilmesine, teknik raporun (B2) ile gösterilen 3696.08 m2’lik kısmın tashihen 3687,29 m2 olarak düzeltilmesine, teknik raporda (B1) raporla işaretli 9491,64 m2’lik kısmın tashihen 9490,44 m2 olarak düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, kesinleşen mahkeme kararının tavzih yoluyla düzeltilmesine ilişkindir.
Her ne kadar; mahkemece, tavzih talebinin kabulüne karar verilmiş ise de, dosya incelendiğinde; kadastro müdürlüğünün 29.01.2013 tarihli yazısı üzerine, mahkemece, talebin kabul edilerek, hükmün tavzihi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır.
Hükmün tavzihinin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı H.MK. m. 305 ve 306 ‘da (HUMK m.455 – 457 ) düzenlenmiştir. Buna göre, hükmün tavzihini, ancak, davanın tarafları isteyebilir. O halde, somut olayda olduğu gibi, davanın taraflarınca yapılmış bir tavzih talebi bulunmadığından, uyuşmazlığı çözümlemekle yükümlü olduğu tartışmasız olan mahkeme hâkiminin, hükmü kendiliğinden tavzih etmesi olanaksızdır. Doktrinde de kabul edildiği üzere, ilgili kurumlarca, hükmün tavzihini gerektiren hususların tesbit edilmesi halinde, bu kurumlarca, hükmün tavzihi için talep hakkı bulunan taraflara bildirimde bulunulması gerekir. Hal böyle olunca; mahkemece, davanın tarafı olmayan kadastro müdürlüğünün tavzih talebinin aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 30/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.