Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/5224 E. 2014/8981 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5224
KARAR NO : 2014/8981
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

MAHKEMESİ : Dargeçit Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/02/2014
NUMARASI : 2013/44-2014/91

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, orman niteliğiyle Hazine adına tapuda kayıtlı K. Köyü 101 ada 15, 20, 21, 22 ve 65 parsel sayılı taşınmazlarda müvvekili adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle edinme koşullarının oluştuğunu belirterek, taşınmazların Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile D.İlçesi, K.Köyünde kain 101 ada 15, 101 ada 22, 101 ada 20, 101 ada 21 ve 101 ada 65 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı M. A. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
Mahkemece, her ne kadar dava konusu taşınmazlarda davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinme koşulları oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme ve araştırma, hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; dava konusu taşınmazlar yörede 30/12/2003 – 28/01/2004 tarihleri arasında ilân edilen kadastro çalışmaları sırasında dava dışı gerçek kişiler adlarına tesbit görmüş iken, Orman Yönetiminin açtığı dava neticesinde orman niteliği ile tescil edilip hükmen orman olmuşlardır. Mahkeme, davacı gerçek kişinin bu dosyalarda taraf olmadığı ve bu dosyalarda alınan bilirkişi raporlarının taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığını belirleme noktasında yetersiz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, kadastro mahkemesinde dava konusu taşınmazların tesbit maliki olan ve davalı olarak bulunan kişiler ile davacı M. A. yönünden akti ya da irsî bağlantı olup olmadığı, veraset belgesi ya da nüfus kayıtları ile yerel bilirkişi ve tanık sözleriyle saptanarak kesinleşen kararların davacı yönünden halefiyet yoluyla kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği üzerinde yeteri kadar durulmamıştır.
Bundan ayrı, taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden yapılan araştırma da yetersizdir. Orman bilirkişi tarafından dava konusu taşınmazların 1954 tarihli memleket haritasında yeşil renkli orman rumuzlu alanda olduğu belirtilmesine rağmen, 1952 tarihli hava fotoğraflarında ormanlık alanların dışında tarım arazisi niteliğinde olduğu belirtilmiştir.Taşınmazların eski tarihli belgelerde orman sayılan yerlerden olup olmadığı konusunda tereddüt oluşmuştur. Yine, dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası ve dayanağı olan hava fotoğrafları getirtilip uygulanmamış, taşınmazların o tarihlerdeki konumu, kullanım durumu ve bitki örtüsü incelenmemiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
O halde; mahkemece öncelikle; dava konusu taşınmazlara ait dosya içinde bulunan Dargeçit Kadastro Mahkemesi’nin 2004/47 E. – 2007/81 K., 2004/42 E. – 2004/21 K., 2004/41 E. – 2004/20 K. ve 2004/56 E. – 2005/7 K., sayılı dosyalarında davalı olan kişiler ile davacı M.A. arasında akti ya da irsi bağlantı olup olmadığı veraset belgesi ya da nüfus kayıtları ile yerel bilirkişi ve tanık sözleriyle saptanarak, kesinleşen kararların davacı yönünden halefiyet yoluyla kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği üzerinde yeteri kadar durulmalıdır.
Ayrıca, en eski tarihli ve dava tarihinden 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, dava tarihinden 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ile komşu parsellere ilişkin kadastro tespit tutanak ve dayanakları çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüsü ve çevreleri incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ile hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, dava tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazların zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmağı imar ve ihyanın ne zaman tamamlandığı ne kadar süredir tarım alanı olarak kullanıldığı hususunda taş – toprak analizi de yapılmak suretiyle ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 30/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.