YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5124
KARAR NO : 2014/6661
KARAR TARİHİ : 19.06.2014
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/12/2008
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, Mersin Kadastro Mahkemesinin 1990/454 sayılı dosyasında G. Köyü 2875 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığı belirlendiğinden, taşınmazın tahdit içinde kalan kesiminin tapu kaydının iptal edilerek, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili ve davalının elatmasının önlenmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın fen bilirkişi tarafından düzenlenen krokili raporda (A) ile işaretlenen 1.096,47 m2 yüzölçümlü bölümünün tapu kaydının iptal edilerek orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, davalının bu yere yönelik elatmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm, davacı Orman Yönetimi ve davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi üzerine yerel mahkeme hükmü Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13.10.2010 tarih ve 2010/9374 E. -12286 K. sayılı ilâmı ile; “taşınmazın (A) bölümünün 10.4.1980 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan 1983 yılında, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak senetsizden 412 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak davalı adına sicil oluşturulmuşsa da, 766 sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı” gereğine değinilerek onanmıştır.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13.10.2010 tarih ve 2010/9374 – 12286 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilen yerel mahkeme hükmü, süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, yapılan inceleme üzerine Dairece verilen 07.03.2011 tarih ve 2011/2210 E. -2215 K. sayılı iade kararı sonrası alınan 12.4.2011 tarihli ek raporda taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmının yüzölçümünün 1085,62 m2, (B) harfi ile gösterilen kısmının yüzölçümünün 3448,69 m2 olduğu bildirilmiş, mahkemece iade kararı öncesi verilen ve (A) ile gösterilen kısmın yüzölçümünü sehven 1074,77 m2, (B) harfi ile gösterilen kısmının 3414,23 m2 olarak belirleyen rapora dayanılarak hüküm kurulması doğru değil ise de, ek raporla (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımlarının geometrik şekillerinin değişmediği anlaşıldığından bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/05/2011tarih ve 2011/6162 E. – 5751 K. sayılı ilâmında özetle; [“Dairenin 18.10.2010 gün 2010/9374 -12286 E.K. sayılı onama kararının “bulunmadığına göre usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına” kısmının kaldırılarak yerel mahkemenin 31.12.2008 tarihli kararının hüküm fıkrasının 1., 2. ve 3. bentlerinin kaldırılarak; bunların yerine, “davanın kabulüyle Mersin G. Köyü 2875 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişinin 12.04.2011 tarihli ek rapor ve krokisi dikkate alınarak (A) harfi ile gösterilen 1085,62 m2’lik kısmının tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bu kısma yönelik davalının elatmasının önlenmesine; bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 3448,69 m2’lik kısma yönelik davanın reddine, bu kısmın davalı M.. A.. adına tesciline” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine”] gereğine değinilerek düzeltilmiş şekliyle onanmıştır.
Davacı Orman Yönetiminin 20.11.2012 tarihli yazısı ile; kesinleşen mahkeme hükmünün gereğinin yerine getirilmesinin istenmesi üzerine; Mersin Kadastro Müdürlüğü’nün 03.12.2012 tarih ve 5660 sayılı yazısında 843 sayılı orman sınır noktasının koordinatlarının yanlış hesap edilmesinden kaynaklanan yüzölçüm hatası olduğu yazılmış ve ekinde gönderilen yüzölçüm hesabında dava konusu taşınmazın yüzölçümünün 4541,57 m2 ve orman sınırları içinde kalan kısmının 441,62 m2 olduğu hesap edilmiştir. Bu nedenlerle, davacı Orman İdaresi 11.02.2013 havale tarihli dilekçesi ile; G. Köyü 2875 parsel sayılı taşınmaz hakkında O.S. 843 numaralı koordinatın doğru şekilde hesaplanarak yeni yüzölçümleri Mersin Kadastro Müdürlüğü’nün 03.12.2012 tarihli ek krokide gösterilmiş olduğu şekliyle açıklanmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece; davacı vekilinin tavzih talebinin kabulü ile, mahkemenin 31/12/2008 tarih ve 2007/256 E. – 2008/749 K. sayılı kararının hüküm fıkrasının 2. bendinde” bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.096,47 m2’lik yere davalının müdahalesinin menine” ibaresinin ” bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 441,62 m2’lik kısma davalının müdahalesinin men’ine olarak düzeltilmesine” karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekilince “asıl tapu iptali ve tescili hakkında karar verilmesi gerekirken, sadece müdehalenin men’ine ilişkin karar verilmesinin hukuka aykırılığı”ndan bahisle temyiz edilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; HMK’nun 305. maddesinde, hükmün tavzihinin, ancak, hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırması yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi durumunda istenebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği, hususları düzenlenmekle tavzihin sınırları belirlenmiştir.
Bu nedenle, mahkemece, davacı Orman İdaresi’nin tavzih talebi üzerine verilen kabul kararı, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; mahkemece tavzih talebi üzerine verilen karar taşınmazın tavzihi istenen karara esas alınan rapordaki çapını değiştiren niteliktedir. Davanın niteliği gereği orman ve fen bilirkişisinin vermiş olduğu 17.11.2008 tarihli raporlarında (A) harfi ile gösterilen bölüm ile Dairece verilen iade kararı sonrası aynı bilirkişilerce düzenlenen 12.04.2011 tarihli ek raporda (A) harfi ile gösterilen bölümlerin yüzölçümlerinin doğru olup olmadığının incelenebilmesi ve yüzölçümlerinde değişim olabilmesi, ancak, çapa bağlı kalındığı takdirde tavzihe konu olabilir. Yani çapın değişmesi ile ilgili tavzih talebinde bulunulamaz.
Öyleyse, mahkemece, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün çap içinde kalan gerçek yüzölçümü belirlenmeli, bunun sonucunda hesap hatası bulunduğu anlaşıldığı takdirde, davacı tarafın tavzih talebinin kabulüne, aksi takdirde, reddine karar verilmesi gerekmekte iken, yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.