Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/5118 E. 2014/8256 K. 13.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5118
KARAR NO : 2014/8256
KARAR TARİHİ : 13.10.2014

MAHKEMESİ : Kahramanmaraş Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 11/09/2013
NUMARASI : 2010/47-2013/95

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Merkez, P. Mahallesi .parsel sayılı 7367,03 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve ham toprak niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı, 3402 sayılı Kanunda açıklanan zilyetlikle kazanma koşullarının adına gerçekleştiğini iddia ederek, tesbitin iptali ile taşınmazın adına tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu K.Maraş, Merkez, Pınarbaşı Mahallesi . parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile davacı M.. Ö.. adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 16/07/1999 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına ve mahkemenin kabulüne göre, her ne kadar davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek, dava konusu taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmişse de; keşif sırasında mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, dava konusu taşınmazı kullanan olmadığı, bor vaziyette bulunduğu anlaşılmış, davacı tanığı dahi taşınmazın 40 yıldır bor olarak durduğunu, kullanan olmadığını bildirdiğinden, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşulları oluşmamıştır. Davacı Mayıs 1319 tarih 25 nolu tapu kaydına dayanmıştır. Dayanılan tapu kaydı miktarı ve sınırları itibarıyla taşınmaza tam olarak uyması halinde, taşınmaz davacı adına tescil edilebilir. Bu nedenle dayanak tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilmeli, kadastro sırasında başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırılmalı, davacı aynı tapu kaydına dayalı olarak, mahkemenin 2010/45-2013/93 sayılı dosyasında da dava açmış olduğuna göre, bu dosya aslı da getirtilerek, bir harita mühendisi veya fen bilirkişi ve mahalli bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; dayanak tapu kayıtları yerine uygulanmalı, sınırlar zeminde mahalli bilirkişi yardımıyla tek tek bulunarak ve fen bilirkişi krokisi üzerine yazılarak keşfi izleme olanağı sağlanmalı, sınırların doğruluğu komşu parsel malikleri ile bağ kurularak şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, tapu kaydı başka parsellere de revizyon görmüş ise nazara alınmalı, tapu kaydının 3402 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince miktarı ile geçerli kapsamı tayin olunmalı, tapu maliki ile davacı arasında akdî veya ırsî bağ kurulmalı, davalı taşınmazın tapu kaydının miktarı ile geçerli sınırları içinde kalması halinde davanın kabulüne karar verilmeli, dava konusu taşınmaza tapu kaydının uymadığı veya tapu kaydının miktarı ile geçerli kapsamı içinde kalmadığının belirlenmesi halinde ise, davanın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13/10/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.