Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/500 E. 2014/3938 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/500
KARAR NO : 2014/3938
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/09/2013
NUMARASI : 2010/179 – 2013/560

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı S.. K.. vekili ve davalı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Kabasakal Köyündeki 12000 m2’lik taşınmazın, tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekili yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalı Orman Yönetimi 21.03.2013 tarihli dilekçe ile; dava konusu taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescili talebiyle davaya müdahil olmuştur.
Mahkemece, davanın reddine, Adana İli, Çukurova İlçesi, Kabasakal Mahallesinde bulunan fen bilirkişinin 04.02.2013 tarihli krokili raporunda (A) harfi ile gösterdiği 6725.68 m2’lik kısmın orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Mahkemece, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu taşınmazın ormandan açılarak kullanıldığı ve etrafının orman alanı olduğu anlaşıldığından Orman İdaresinin tescil talebinin kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; dava, TMK.’nun 713. maddesi hükümlerine göre açılmış tescil davasıdır. Böyle bir davada TMK.’nun 713/4. maddesine göre tescile konu edilen yerin gazeteyle bir defa ve ayrıca, taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunması gerekir. Mahkemece, kanunun bu hükümlerine uyulmamıştır. Ayrıca, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastosunun ne zaman yapıldığı, genel arazi kadastosunda taşınmazın tapulama dışı kalma sebebi, yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılmamış, komşu parsellere ait kadastro tesbit tutanakları ve dayanak belgeleri getirtilmemiş, davacı yanca bildirilen tanıklardan Mustafa Öcal dışındaki tanıkların beyanları da alınmamıştır.
O halde; öncelikle, TMK.’nun 713/4-5. maddesi gereğince gazete ile bir defa ve ayrıca, taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân edilmesi ve son ilân tarihinden başlayarak üç aylık itiraz süresi beklendikten sonra, yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı, dava konusu yerin neden tescil harici bırakıldığı araştırılmalı, varsa komşu parsellere ait kadastro tesbit tutanakları ve dayanak belgeleri getirtilmeli, orman kadastrosu yapılmışsa, ilgili harita ve işe başlama, işi bitirme, çalışma ve ilân tutanakları getirtilerek orman kadastrosunun kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, kesinleşmişse; bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi, bir ziraat ve bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, orman kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazın kesinleşen tahdit hattına göre konumu belirlenmeli, taşınmaz kesinleşen orman kadastro sınırları dışında ise veya orman kadastrosu kesinleşmemişse veya hiç yapılmamışsa dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile, davanın açıldığı 05.03.2010 tarihinden 15-20 yıl önce ait hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarına dayanılarak üretilen memleket haritaları, (1990-1995’li yıllara ait, yok ise 1980 ve sonraki yıllara ait) bulunduğu yerlerden istenerek, yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve önceki bilirkişiler dışında ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yapılacak keşifte, getirtilen belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemiş ise dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak ve klizimetre (eğimölçer) aletiyle ölçülmek ve memleket haritasındaki münhaniler de dikkate alınmak suretiyle, dava konusu taşınmazın kesin ve gerçek eğimini gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları, taşınmazın değişik bölümlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, taşınmazın imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, edildi ise tarihi ve ne kadar süreyle ne şekilde zilyet edildiği, 1990-1995’li yıllara ait hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, çekişmeli taşınmazın fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükme yöneltilen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.