Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/5 E. 2014/2212 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5
KARAR NO : 2014/2212
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2012
NUMARASI : 2009/18 – 2012/652

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar, dava dilekçelerinde; Adana İli, Çukurova İlçesi, … Köyü, Köy içi Mevkiinde bulunan taşınmazlarının 4800 m2 yüzölçümlü olarak kargir bina ve arsası vasfıyla kök murisleri adına 05.05.1955 tarihinde tesbit gördüğünü ve yörede 10.07.1998 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosunda kısmen orman tahdidi içinde bırakıldığını, oysa taşınmazın tamamının 1955 yılından önce zilyetlikle mülk edinme koşulları oluştuğu için 1954 yılında başlanan arazi kadastrosu çalışmalarında murisleri adına tespit gördüğünü ve kesinleştiğini, taşınmazda eklemeli olarak 100 yılı aşkın süreden beri zilyet olduklarını, ayrıca orman tespit tutanaklarının Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmadığını, yapılan orman tahdidini 06.01.2009 tarihinde öğrendiklerini ileri sürerek, davanın kabulü ile, tapunun 334 sayılı parselde kayıtlı taşınmaza yapılan orman tahdit ve tesbitinin iptali ile adlarına kayıt ve tescili talebiyle dava açmıştır.
Mahkemece; evveliyatı orman olan ve ormandan açılarak uzun yıllar ziraat faaliyeti yürütülen yerin zilyetlikle mülkiyetinin kazanılması düşünülemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edildi.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman tahdidine itiraz davasıdır.
Yörede 1954 yılında yapılmış arazi kadastrosu ve 04.11.1996 tarihinde başlanan ve 10.07.1998 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dava konusu yer, orman tahdit çalışmalarında orman tahdit hattı içinde bırakılmış olup, 2/B madde uygulamalarına konu edilmemiştir.
Dava; 1954 yılında yapılan arazi kadastrosu sonucu tapuya tescil edilen tapulu taşınmazın, 10.01.1999 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu çalışmalarında kısmen orman tahdidi içine alınması işlemine karşı 10 yıllık hak düşürücü sürede açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
İncelenen uzman ormancı bilirkişi raporuna göre; taşınmazın kısmen orman sınırları içinde kaldığı, (I) nolu bölümün 1957 tarihli memleket haritasında açık alanda göründüğü, (II) nolu bölümün ise aynı tarihli memleket haritasında ormanlık yeşil alanda göründüğü ve üzerinde kızılçam gibi orman ağaç ve çalıları bulunduğu, sonuç olarak (I) ile gösterilen bölümün orman sayılmayan, (II) ile gösterilen bölümün ise orman sayılan yer olarak gösterildiği anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda ise, taşınmazın tamamının orman sayılan yerlerden olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin bu kabulü yerinde değildir. Şöyle ki; taşınmazın (I) ile gösterilen bölümü 1953 yılı hava fotoğrafı ve 1957 yılı memleket haritasında açık alanda görünmektedir.
Mahkemece; kesinleşmiş tahdit bulunmadığından uyuşmazlık, dava konusu yere, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafının uygulanması ile çözülmelidir. Mahkemece, ormancı bilirkişi raporuna göre açık alanda görünen ve eylemli hali ile de tarım arazisi vasfında olduğu anlaşılan I nolu bölüm yönünden davanın kabulü ile bu bölümün tefrik edilerek orman tahdit sınırları dışına çıkarılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 20.02.2014 günü oy birliği ile karar verildi.