YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/492
KARAR NO : 2014/3733
KARAR TARİHİ : 27.03.2014
MAHKEMESİ : Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/09/2011
NUMARASI : 2010/199-2011/506
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı M.. K.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili Alanya İlçesi, .. Köyü, 105 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına tesbit gördüğünü, Alanya Kadastro Mahkemesinin 2007/348 esas 2009/15 karar sayılı dosyasında dava konusu taşınmazların Hazine adına tesbit görmesi gerektiğinin anlaşıldığını ve bu kararın kesinleştiğini belirterek dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kadastro mahkemesinin 2007/348 E. – 2009/15 K. sayılı dosyasının kesin hüküm teşkil etmese de davalıların ekonomik amaca uygun kullanımları olmadığı yönünde güçlü delil oluşturduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile …. Köyü 105 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların tapusun iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan M.. K.. tarafından 105 ada 4 parsel açısından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptal ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 21/06/2005 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B çalışmaları bulunmaktadır.
Mahkemece keşif ara kararı verildiği halde, bu ara karardan dönülmeden Hazinenin taraf olmadığı kişiler arasında görülen kadastro mahkemesinin 2007/348 E. – 1009/15 K. sayılı dosyanın güçlü delil oluşturduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmişse de; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Mahkemece güçlü delil olduğu kabul edilen kadastro mahkmesinin 2007/348 E. – 1009/15 K. sayılı dosyasında davacı H..D.., davalılar Y.. ve M.. K..’e karşı açtıkları kadastro tesbitine itiraz davasında; 105 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların kendisine ait olduğunu iddia etmiş, mahkemece davacı davasını ispat edemediğinden davanın reddi ile taşınmazların tesbit gibi tesciline karar verilerek hüküm kurulmuştur.
Temyize konu dosya içerisine dava konusu taşınmazlara komşu olan taşınmaz tutanakları getirtilmemiş, taşınmazın imar-ihya edilip edilmediği, davalılarca kullanılıp kullanılmadığı, özel mülke konu yerlerden olup olmadığı belirlenmeden ve temyize konu taşınmazın orman parseline sınırı olduğu halde, orman incelemesi yapılmadan hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
O halde; mahkemece, yörede yapılan orman kadastro çalışmasıyla ilgili harita ve tutanaklar getirtilerek bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, orman kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazın tahdit
hattına göre konumu belirlenmeli, taşınmaz kesinleşen orman kadastro sınırları dışında ise dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ve tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 – 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş steoroskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp , hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmeli, açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3.7.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılardan M.. K..’ün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/03/2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.