Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/4818 E. 2014/6764 K. 23.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4818
KARAR NO : 2014/6764
KARAR TARİHİ : 23.06.2014

MAHKEMESİ : Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2008
NUMARASI : 2007/42-2008/225

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, F. Köyünde 2002 yılında yapılan kadastro sırasında çalılık niteliğiyle Hazine adına tespit edilip itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edilen 116 ada 26 parsel sayılı 16998,54 m² yüzölçümündeki taşınmazın, öncesinde davacılar murisine ait olup ölümüyle davacılar kaldığı, uzun yıllar kullanıldığı ve eski tapusu bulunduğu iddiasıyla, tapu kaydının iptaliyle davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taşınmazın öncesinin ağaçlık olduğu 2007 yılında üzerindeki ağaçların kesildiği, tarım arazisi olarak kullanıldığına dair hiçbir teknik bulguya rastlanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1949 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1977 yılında yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması vardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kullanıldığına dair hiçbir teknik bulguya rastlanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki, davacılar tapu kaydına dayanmış olup, mahkemece dayanılan tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm tedavülleriyle birlikte getirtilip uygulanmadığı gibi, tapu kaydının 4785 sayılı Kanun kapsamındaki hukukî durumu değerlendirilmemiş, hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda ise tahdide ilişkin tüm belgelerin dosya içerisine getirtilmemiş, ayrıca, kesinleşen tahdit haritası ile kadastro paftasının çakıştırmasında çok az sayıda orman sınır noktası gösterilmiş olması nedeniyle taşınmazın kesinleşen orman kadastrosundaki durumu da denetlenememektedir.
Bu nedenle, mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, ayrıca, davacının dayandığı tapu kayıtlarının ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra tapu kaydına dayanan davacı tarafın kayıt maliki ya da malikleri ile akdi, irsi ilişkisi sorulup saptanmalı, bu nedenle kayıt maliki ya da maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri, ilgili nüfus müdürlüğünden getirtilmeli, ya da bu konuda istihsal edilmiş veraset belgesi varsa ibraz ettirilmeli, bu yolla irsi ilişki sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmeli, akdi ilişkiye dayanıldığı takdirde ilgiliden bu konudaki delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı ya da bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve belgeleri ibraz ettirilmeli, kayda dayanan tarafın tapu kayıt maliki ya da malikleri ile akdi ya da irsî ilişkisi saptandığı takdirde tarafların dayandığı tapu kayıtlarının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediği, tapu müdürlüğü ve kadastro müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz yada taşınmazlarla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita kadastro müdürlüğünden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, dayanak tapu kaydı yöntemince uygulanıp kasamı belirlenmeli, tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyduğu belirlendiği takdirde tahdide ve 4785 sayılı Kanuna göre hukukî değerini yitirip yitirmediği değerlendirilmeli, dayanak tapunun taşınmaza uymadığı belirlendiği takdirde ise üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunmadığından davanın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.