YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4801
KARAR NO : 2014/8721
KARAR TARİHİ : 23.10.2014
MAHKEMESİ : Beyşehir Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 26/02/2014
NUMARASI : 2012/17-2014/7
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ihbar olunan Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında D. K. bulunan 4070,88 m2 yüzölçümlü taşınmaz, 168 ada 2 parsel sayısı ile senetsizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile davalı H.. O.. adına tesbit edilmiş; ancak, dava konusu taşınmazın asliye hukuk mahkemesinin 2011/40 Esas sayılı dosyasında davalı olduğunun tesbitten sonra belirlenmesi üzerine tutanak davalı hale getirilerek kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Davacı vekili, asliye hukuk mahkemesinde açtığı dava ile; dilekçeye ekli zilyetlik tutanağında yazan DSİ-11 nolu parselin H. O.a ait olduğu, bu taşınmazın idarece 2942 sayılı Kanunun 19. maddesi gereğince kamulaştırıldığını ileri sürerek, taşınmazın bedelinin tespitini ve bu bedelin bankaya yatırılmasını, ayrıca, taşınmazın tapuya tescilini talep etmiş, dava dilekçesi Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/40 Esas sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
Kadastro tutanağının davalı olduğundan bahisle kadastro mahkemesine gönderilmesi üzerine kadastro mahkemesinde yargılama yapılmış, davacı ve davalıya tebligat çıkarılmış ve dava Hazineye ihbar edilmiştir.
Kadastro mahkemesince yapılan yargılama sonucu; davanın kabulü ile, 168 ada 2 parsel sayılı taşınmazda el atma tarihine kadar zilyetlikle edinme koşullarının davalı yararına gerçekleştiği anlaşıldığından davalı Mustafa oğlu H.. O..’ın (. zilyetliğinin tespitine, dava konusu taşınmazın davacı DSİ Genel Müdürlüğü adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm ihbar olunan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kamulaştırma bedelinin tespitine ve kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın kamulaştırılan alan kapsamında kaldığı iddiasıyla dava açıldığına, somut uyuşmazlıkta, çekişmeli taşınmazın malik hanesi açık olup, mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi uyarınca gerçek hak sahibinin re’sen belirlenmesi ve taşınmazın orman olup olmadığının tespiti zorunlu olmasına rağmen taşınmazın orman vasfında olup olmadığı ve yörede orman tahdidi yapılıp yapılmadığının araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle yörede orman tahdidi yapılıp yapılmadığı sorularak, varsa kesinleşen orman tahdidine ilişkin tüm tutanaklar ile haritası, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilmeli, önceki
bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.
Taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları dışında kaldığının anlaşılması veya yörede yapılmış bir orman tahdidi bulunmaması halinde, mahkemece, komşu parsel tutanak ve dayanakları, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden eksiksiz olarak getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi veya mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen bilirkişi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi, incelenmeli, çekişmeli taşınmazın eylemli durumu incelenerek değerlendirilmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın orman içi açıklık olup olmadığı da değerlendirilmeli, dava konusu taşınmazın davalı olduğu asliye hukuk mahkemesinin 2011/40 Esas sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine gönderilirse davaların birleştirilmesi düşünülmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ihbar olunan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 23/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.