YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4585
KARAR NO : 2014/6738
KARAR TARİHİ : 23.06.2014
MAHKEMESİ : Alaçam (Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 08/03/2013
NUMARASI : 2012/5 – 2013/3
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Köy Tüzelkişiliği, zilyetliğe dayanarak 2008 yılında ilk kez yapılan ve 05.12.2008 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması sırasında Toplu Köyünde bulunan taşınmazın orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu ileri sürerek, bu yere ait sınırlamanın iptali ile davacı köy adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz ve tescil talebine ilişkindir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Yörede 1966 yılında yapılan kadastro sırasında taşınmaz, 766 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince tapulama dışı bırakılmış, daha sonra 1980’li yıllarda üzerinde fıstık çamları dikilmek suretiyle ağaçlandırılmıştır. Hükme esas alınan orman bilirkişi raporuna göre de, taşınmazın 1959 tarihli memleket haritasında orman sayılmayan açık alanda kaldığı, eylemli 30-35 yaşlarında fıstık çamları ile kaplı olduğu bildirilmiştir. Bu halde, taşınmaz eski tarihli memleket haritasında orman sayılmayan yerlerden olduğundan, zilyetlikle kazanılması mümkündür. Ne var ki, zilyetlik yönünden yeterli araştırma yapılmamıştır. Bu nedenle;
Mahkemece, öncelikle taşınmazın kimin tarafından ağaçlandırıldığı araştırılmalı, özellikle 1980’li yıllarda Orman Yönetimi tarafından ağaçlandırılıp ağaçlandırılmadığı sorulmalı, başka bir kamu kurumu tarafından ağaçlandırılmış ise nasıl ve hangi amaçla ağaçlandırıldığı sorularak varsa buna ilişkin belgeler getirtildikten sonra yapılacak keşifte, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacı köy yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; özellikle taşınmaz üzerindeki fıstık çamı ağaçlarının kim tarafından dikildiği, kim tarafından bakılıp korunduğu konusunda duraksamaya yer vermeyecek şekilde açık ve net cevaplar alınmalı, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yönünden senetsiz araştırması yapılıp aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Diğer taraftan, dava aynı zamanda tescil talebini de içermektedir. Tescil talebi yönünden görevli mahkeme genel mahkemeler olup, görev konusu kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her safhasında re’sen gözönünde bulundurulması gerekir. Bu nedenle, mahkemece orman kadastrosuna itiraz talebi yönünden dosya elde tutularak yukarıda belirtildiği şekilde inceleme yapılmalıdır. Tescil talebi yönünden ise görevsizlik kararı verilerek genel mahkemeye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı T.. K.. vekili ve davalılardan Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harçlarının istek halinde iadesine 23/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.