Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/4572 E. 2014/8995 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4572
KARAR NO : 2014/8995
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

MAHKEMESİ : Akdağmadeni Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2014
NUMARASI : 2013/215 – 2014/24

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 27/08/2008 tarihli dilekçesinde; tapuda orman niteliğiyle Hazine adına kayıtlı U. Beldesi 132 ada 23 parsel sayılı taşınmaz içindeki bir bölümün, müvekkilinin zilyetlik ve tasarrufunda olup, müvekkili yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu iddiasıyla, tapu kaydının kısmen iptaliyle müvekkili adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın reddine, U.. B.. Başkanlığına karşı açılan davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.05.2013 tarih ve 2013/691 E. – 2013/5238 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman kadastrosunun kesinleşmesi nedeniyle, ancak, tapu kaydına dayalı olarak dava açılabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup, ulaşılan sonucun dosya içeriğine uygun düşmediği, yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmaları yapılmış ise, orman niteliğiyle tespit edilen taşınmazın, tespiti kesinleştikten sonra kişiler tarafından ancak 10 yıllık süre içinde tapu kaydına dayalı olarak tespitin iptaline karar verilmesi istenebilir ise de, çekişmeli taşınmazın tespiti 5304 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 31/12/2003 tarihinde yapılmış olup, gerçek kişiler tarafından 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde zilyetliğe dayalı olarak genel mahkemede dava açılabileceği, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olduğu”na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda; U.. B.. Başkanlığına karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın kabulü ile U. Beldesi 132 ada 23 sayılı parselde kayıtlı taşınmazın harita mühendisi bilirkişinin 15.10.2010 tarihli raporuna ekli krokide mavi çizgi ile belirtilen 110002,99 m2’lik kısmının tapusunun iptali ile bu kısmın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, 31/12/2003 ilâ 29/01/2004 tarihleri arasında askı ilânı içerisinde itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Mahkemece, dava konusu yerin orman sayılan yerlerden olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmişse de, alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya yetersizdir. Şöyle ki; ilk keşif sonucu alınan orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın memleket haritasındaki konumu gösterilirken kadastro paftası ile çakıştırma yapılmadığından denetlenememekte, daha sonra alınan orman bilirkişi raporuna ekli memleket haritası örneğinde ve hava fotoğrafında dava konusu taşınmazın konumu gösterilmişse de, raporda bu konuda açıklama bulunmadığından raporun bu haliyle yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, komşu 134 ada 122 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağı, varsa dayanağı belgeler, hükmen tescil edilmiş ise hüküm dosyası dosya arasına alınmamıştır.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, dava konusu taşınmaza komşu olan 134 ada 122 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağı, varsa dayanağı belgeler, hukmen tescil edilmiş ise hüküm dosyası dosya arasına alınmalı ve bu belgelerle birlikte dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereği orman içi açıklık olup olmadığı da değerlendirecek şekilde bilirkişilerden rapor alınmalı, orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacakları gözetilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 30/10/204 günü oy birliği ile karar verildi.