Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/4567 E. 2014/9018 K. 31.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4567
KARAR NO : 2014/9018
KARAR TARİHİ : 31.10.2014

MAHKEMESİ : İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2012/87-2014/46

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, imar ve ihya ile kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle kadastroca tespit dışı bırakılan dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokide belirtilen 1100 m2 yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01/07/2008 tarih ve 2008/3394 – 3682 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın yeterli olmadığı belirtilerek taşınmazın hangi nedenle tespit dışı bırakıldığının belirlenmesi; imar ve ihya olgusunun nasıl yapıldığı, hangi tarihte tamamlandığı, o tarihten dava tarihine kadar kazanma süresi ve koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması, dava tarihinden geriye doğru 20 yıl içinde çekilmiş hava fotoğrafları ve topoğrafik haritaların yöntemince uygulanması gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulmuş, çekişmeli yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Bu kararın da Hazine tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05/03/2012 tarih ve 2011/4877- 2012/1445 sayılı kararı ile bozulmuştur. Daire kararında özetle; “ Bozma kararına uyulmuşsa da gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. İmar ve ihya ile zilyetliğin kesin olarak belirlenmesi açısından tespit dışı bırakılma tarihi olan 1964 tarihinden sonra dava tarihine göre 20 -25 yıl öncesine ait (1981-1986 yılları arası) 1/20000 veya 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının yöntemince uygulanması gereklidir. Bu husus uzman jeodezi (fotogrametri) uzmanı marifetiyle saptanmalıdır. Ayrıca, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın niteliğiyle ilgili görüş, kadastro fen elemanı bilirkişiden de taşınmazın yeri ve yüzölçümünü gösterir kroki ve rapor alınmalıdır.] denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulmuş; davanın kabulü ile 25/09/2012 tarihli rapora ek krokide gösterilen 1.100 m² alanlı tarla nitelikli taşınmazın davacı Sabri oğlu N.. Ö.. adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu yörede ilk kez 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1981 yılında ilk tahdidin aplikasyonu ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması yapılmışsa da ilân edilmediğinden kesinlik ve geçerlilik kazanmamıştır.
Mahkemece, bozma kararına uyulmuşsa da yine gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Hüküm dayanağı olan jeodezi mühendisi raporunda taşınmazın 1957 tarihli hava fotoğrafında makilik fundalık, 1995 tarihli hava fotoğrafında üzerindeki maki ve fundalıkların temizlenmiş, ancak, tarımsal faaliyet bulunmayan alan olarak göründüğü, 2004 tarihli uydu görüntüsünde de tarımsal faaliyetin görülmediği, çevre tarım alanlarından fiilî bir ayrımının olmadığı, 1964 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında da makilik- fundalık olarak tapulama dışı bırakıldığı belirtilmiş; yalnızca uydu görüntüsü üzerindeki yeri gösterilmiştir. Ek raporda ise 1979 tarihli hava fotoğrafında üzerindeki maki ve fundalıklar temizlenmiş olmasına rağmen, tarımsal faaliyetin bulunmadığı açıklanmıştır.
Tarım uzmanı, ıslah çalışmalarıyla tarım yapılabilecek orta sınıf bir arazi durumunda olmakla birlikte arazi üzerinde halen tarımsal bir ürün bulunmadığı, işlendiği takdirde her an tarım yapılabilecek durumda olduğu, yer yer ot, çalı ve fundalıkla kaplanmış olup içindeki zeytin ağaçlarının kayda değer ekonomik değeri bulunmadığından söz etmiş; geçmişte herhangi bir dönemde tarımda kullanılıp kullanılmadığı, bunun zilyetlikle kazanmaya yetecek bir süre olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Zilyetliğin niteliği ve süresi yönünden yerel bilirkişi ve tanık anlatımları da yetersiz ve soyut niteliktedir.
Açıklanan nedenlerle; mahkemece, 1981- 1986 yılları arasında düzenlemiş olan memleket haritası ve hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bir orman mühendisi, bir tarım uzmanı ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın konumu 1979 tarihli hava fotoğrafı ile 1981 ve 1986 yılları arasında çekilen hava fotoğrafları ve bundan elde edilen memleket haritaları üzerinde gösterilmeli, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak kullanılan yerlerden olup olmadığı açıklanmalı, toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; ziraat bilirkişi tarafından toprak analizi yapılarak tarım toprağı niteliği taşıyıp taşımadığı araştırılmalı; bu yolda rapor alınmalı, keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmelidir. Ayrıca, yerel bilirkişiler ile taraflarca bildirilen tanıklar, taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, yerel bilirkişi ve tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmelidir. Tüm bu araştırmalardan sonra imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı ve taşınmazın kullanılmaya başlandığı belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 31/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.