YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4540
KARAR NO : 2014/9946
KARAR TARİHİ : 27.11.2014
MAHKEMESİ : Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/02/2013
NUMARASI : 2007/231-2013/131
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı İ.. B.. vekili 27.03.2003 tarihli dava dilekçesiyle, satın alma ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle, T.Köyü, K. (T.) Mevkiinde bulunan, dava dilekçesine ekli krokide (A), (B) ve (D) harfleriyle gösterilen üç parça taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Birleşen davaların davacıları E. K. vekili krokide (F) harfi ile, H.. E.. vekili (H) harfi ile, E.. B.. vekili de (G) harfi ile gösterilen taşınmazın bölümlerinin satın alma ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle vekil edenleri adına ayrı ayrı tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.01.2007 gün ve 2006/7732-2007/132 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Birleşen davaların davacıları, 766 sayılı Tapulama Kanununun 2. maddesi uyarınca tesbit dışı bırakılmış olan taşınmazın zilyetlikleri altındaki bölümlerinin ayrı ayrı tescili isteğinde bulunmuşlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazlar üzerinde tarımsal faaliyette bulunulmadığı, özel parselasyon yapılarak konut ihtiyacını karşılamak amacıyla arsa niteliğine dönüştürüldüğü, imar – ihya ve zilyetlik koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemece varılan sonuç toplanan deliller ve dosya içeriğine uygun düşmediği gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın öncesinin Mustafa Demirtaş’a ait olduğunu ve onun tarafından arpa, buğday ve mercimek ekilmek suretiyle tasarruf edildiğini, davacıların da satın aldıkları taşınmaz bölümlerindeki taşları temizleyip nar ve zeytin bahçesi haline getiriklerini ifade etmişler, ziraatçi uzman bilirkişi imar-ihyanın tamamlandığını, tarım arazisi olup narenciye bahçesi olarak kullanıldığını bildirmiş, ormancı bilirkişi de taşınmazların orman tahdit sınırları dışında kalan ve orman sayılmayan yer olduğunu belirtmiştir. Bu açıklamalara göre dava konusu taşınmazların TMK’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerindeki olumlu ve olumsuz koşulların gerçekleşmesi halinde kazanılmaları mümkün bulunan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, gerek imar-ihya ve zilyetliğin başlangıç ve süreci gerekse orman incelemesi yönünden yerel bilirkişi ve tanık ifadeleri ile bilirkişi raporları sağlıklı bir sonuca ulaşmak bakımından yeterli değildir. Bu tür uyuşmazlıklarda taşınmazların niteliği, imar-ihyanın ne zaman başlayıp nasıl yapıldığı ve tamamlandığı, daha sonra dava tarihine kadar olan zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü hususlarının yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında hava fotoğrafları ve topografik haritalardan da yararlanmak suretiyle belirlenmesi gerekir. Bundan ayrı, taşınmazların ormanla ilgisi yönünden 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu da incelenip açıklığa kavuşturulması zorunludur. Bu nedenle, dava tarihinden geriye doğru en az 20 yıl ve daha önceki hava fotografları ile daha sonra muhtelif tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları ve topografik haritalar getirtilerek stereoskopik çiftler halinde uzman bilirkişiler marifetiyle inceleme yapılması, ormancı bilirkişiden de 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında kalıp kalmadığı yönünden gerekçeli rapor alınması, HUMK’nun 366. maddesi uyarınca fotoğrafçı bilirkişiye taşınmazların ve çevresinin fotoğraflarının çektirilerek hâkim tarafından usûlen onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda;
a) Asıl dava açısından, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine;
1) A. İli, K. İlçesi, T. Köyü, K. ( T. ) Mevkii, batısı ve kuzeyi orman, doğusu .. ve .. sayılı parseller, güneyi tesbit dışı olan davalı taşınmazlar olan 13/07/2009 tarihli teknik bilirkişi M. B.’ın raporunda (A) harfi ile gösterilen 1278 m2’lik taşınmazın davacı M. oğlu İ.. B.. adına tapuya tesciline;
2) A.İli, K. İlçesi, T. Köyü, K.( T. ) mevkii, batısı ve kuzeyi orman, doğusu .. sayılı parseller, güneyi tesbit dışı olan davalı taşınmazlar olan 13/07/2009 tarihli teknik bilirkişi M. B.’ın raporunda (B) harfi ile gösterilen 3507 m2’lik taşınmazın davacı M. oğlu İ.. B.. adına tapuya tesciline;
3) A. İli, K. İlçesi, T. Köyü, K. (T.) Mevkii, batısı tesbit dışı taşınmazlar, kuzeyi .. sayılı parsel, doğusu .. parsel, güneyi tesbit dışı alan olan 13/07/2009 tarihli teknik bilirkişi M. B.’ın raporunda (C) harfi ile gösterilen 2070 m2’lik taşınmazın davacı Mustafa oğlu İ.. B.. adına tapuya tesciline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
b) Birleşen 2003/119 Esas sayılı dosya açısından;
Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine,
1) A. İli, K. İlçesi, T. Köyü, K. ( T. ) Mevkii, batısı ve güneyi .. sayılı parsel, kuzeyi tesbit dışı taşınmazlar, doğusu..sayılı parsel olan 13/07/2009 tarihli teknik bilirkişi M. B.’ın raporunda (E) harfi ile gösterilen 494 m2’lik taşınmazın davacı A. oğlu E. B. adına tapuya tesciline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine;
c) Birleşen 2003/432 Esas sayılı dosya açısından;
Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine,
1) A. İli, K. İlçesi, T. Köyü, K. ( T. ) Mevkii, batısı ve güneyi .. parsel, kuzeyi tesbit dışı taşınmazlar, doğusu .. sayılı parsel olan 13/07/2009 tarihli teknik bilirkişi M. B.’ın raporunda (F) harfi ile gösterilen 365 m2’lik taşınmazın davacı M.oğlu H.. E.. adına tapuya tesciline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine;
d) Birleşen 2003/439 Esas sayılı dosya açısından;
Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine,
3) Antalya İli, K. İlçesi, T. Köyü, K. ( T. ) Mevkii, batısı tesbit dışı davalı taşınmazlar ve .. sayılı parsel, güneyi .. sayılı parsel, kuzeyi tespit dışı taşınmazlar, doğusu davalı tesbit dışı taşınmazlar ve .. sayılı parsel olan 13/07/2009 tarihli teknik bilirkişi M. B.’ın raporunda (D) harfi ile gösterilen 472 m2’lik taşınmazın davacı S.oğlu E.. K.. adına tapuya tesciline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17. maddeleri uyarınca tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede ilk orman tahdidi 1941 yılında yapılıp kesinleşmiş, 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması 1975 yılında yapılıp, ekip çalışmaları 30.09.1976 tarihinde, itirazların incelenmesine ilişkin komisyon çalışmaları da 15.06.1982 tarihinde ilân edilmiş, 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması 1989 yılında yapılıp, 02.04.1990 tarihinde ilân edilerek dava tarihinden önce kesinleşmiştir.
Genel arazi kadastrosu 1972 yılında yapılıp, 08.03.1972 ilâ 07.04.1972 tarihleri arasında yapılan askı ilânı sonunda kesinleşmiş, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yer bu işlemde tapulama dışı bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına göre, dava, tapusuz taşınmazın tesciline ilişkin olup, Türk Medenî Kanununun 713/4. maddesi gereğince “Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur.” hükmü gereğince, yasal ve zorunlu ilânlar yapılmadan karar verilmesi, kanunun âmir hükmüne aykırı olup bozma nedenidir.
Ayrıca, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme de hükme yeterli değildir. Şöyle ki; 3402 sayılı Kadastro Kanunun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanunun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde; mahkemece, 1982 ve 1957 tarihli memleket haritalarının yapımına esas alınan stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler aynı bilirkişiler aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde, dava konusu yerler belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir ve hava fotoğraflarına göre ne zaman kullanılmaya başlandıkları, imar – ihya tarihi, üzerindeki bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, dağılımı konusunda ayrıntılı rapor alınmalıdır.
Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığının belirlenmesi halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, yasal ve zorunlu ilânlar yapılmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 27/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.