YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4510
KARAR NO : 2014/6875
KARAR TARİHİ : 26.06.2014
MAHKEMESİ : Pazarcık Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 15/06/2010
NUMARASI : 2007/3-2010/94
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine, İ.. M.. mirasçısı B.. M.., M.. Y.. mirasçıları vekili, H.. M.. mirasçısı D.. M.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1987 yılında yapılan kadastro sırasında Y.ı Köyü;
1- 35750 m2 yüzölçümündeki 234 parsel sayılı taşınmaz, Aralık 1953 tarih 19, Mart 1958 tarih 42, Aralık 1961 tarih 5 ve Ekim 1968 tarih 11 numaralı tapu kayıtları uygulanmak suretiyle M.. M..,
2- 22750 m2 yüzölçümündeki 235 parsel sayılı taşınmaz, Aralık 1953 tarih 19, Mart 1958 tarih 42, Aralık 1961 tarih 5 ve Ekim 1968 tarih 11 numaralı tapu kayıtları uygulanmak suretiyle M.. Y..,
3- 12250 m2 yüzölçümündeki 236 parsel sayılı taşınmaz, Aralık 1953 tarih 19, Mart 1958 tarih 42, Aralık 1961 tarih 5 ve Ekim 1968 tarih 11 numaralı tapu kayıtları uygulanmak suretiyle M.. K..,
4- 22750 m2 yüzölçümündeki 237 parsel sayılı taşınmaz, Aralık 1953 tarih 19, Mart 1958 tarih 42, Aralık 1961 tarih 5 ve Ekim 1968 tarih 11 numaralı tapu kayıtları uygulanmak suretiyle H.. M..,
5- 24000 m2 yüzölçümündeki 238 parsel sayılı taşınmaz, Aralık 1953 tarih 19, Mart 1958 tarih 42, Aralık 1961 tarih 5 ve Ekim 1968 tarih 11 numaralı tapu kayıtları uygulanmak suretiyle A.. Y..,
6- 71750 m2 yüzölçümündeki 249 parsel sayılı taşınmaz, Aralık 1953 tarih 19, Mart 1958 tarih 42, Aralık 1961 tarih 5 ve Ekim 1968 tarih 11 numaralı tapu kayıtları uygulanmak suretiyle İ.. M..,
7- 39250 m2 yüzölçümündeki 251 parsel sayılı taşınmaz, Aralık 1953 tarih 19, Mart 1958 tarih 42, Aralık 1961 tarih 5 ve Ekim 1968 tarih 11 numaralı tapu kayıtları uygulanmak suretiyle S.. M.. adlarına,
8- 3500 m2 yüzölçümündeki 259 parsel sayılı taşınmaz, Aralık 1953 tarih 19, Mart 1958 tarih 42, Aralık 1961 tarih 5 ve Ekim 1968 tarih 11 numaralı tapu kayıtları uygulanmak suretiyle Hazine adına tesbit edilmişlerdir.
Orman Yönetimi, taşınmazların tümünün orman sayılan yerlerden oldukları iddiası ile orman niteliğinde Hazine adına tapuya tescillerini; Hazine ise, bu yerlerden 251 parselin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek, Hazine adına tescilini istemiştir. Ayrı ayrı görülen davalarda mahkemece 234, 235, 237, 238, 249, 251 ve 259 sayılı parseller hakkındaki davanın reddine karar verilmiş; kararların Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince bozulmuştur. Bozma ilâmında “dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren getirtilerek yöntemince uygulanması, kayıt sınırlarının komşu parsel tutanakları ile denetlenmesi, kayıt sınırında “öz“ olarak belirtilen yerin tapulama dışı bırakıldığı anlaşıldığından hangi nedenle tapulama dışı bırakıldığı; bu yerin orman olup olmadığı üzerinde durulması, tapu kaydının uyduğunun belirlenmesi halinde 3402 sayılı Kanunun 20. maddesi hükmü gereğince kapsamı yüzölçümüne göre belirlenerek güneyden kuzeye doğru belirlenmesi, yeterli orman araştırması da yapılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması “ gereğine değinilmiştir. Sözü edilen parsellere ait dava dosyaları ile henüz hakkında bir hüküm kurulmamış bulunan 236 sayılı parselle ilgili dava dosyası birleştirilmiştir. Yapılan yargılama sonucunda Hazine ve Orman Yönetiminin davaları reddedilmiş; bu kararın yine Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine bu kez Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğu gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkeme bozma ilâmına uymuş, temyize konu son kararında davanın kabulüne; çekişmeli parsellerin tamamının orman niteliğinde Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine, İ.. M.. mirasçısı B.. M.., M.. Y.. mirasçıları vekili, H.. M.. mirasçısı D.. M.. tarafından temyiz edilmiştir. 235 ve 236 sayılı parsellerle ilgili hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmamaktadır.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Şöyle ki; mahkemece raporu hükme esas alınan orman bilirkişi kurulunca yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı üzerinde çekişmeli taşınmazların yeri gösterilmediği gibi, kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliği, konumu ve kullanım durumu kesin olarak belirlenmemiştir.
Bundan ayrı; mahkemece evvelce verilen kararlar iki kez tespit dayanağı tapu kayıtlarının yöntemince uygulanması gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Mahkeme tarafından bozma ilâmlarına uyulduğu halde, gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Tapunun uygulanmasında kuzeyinde yer alan “ öz “ sınırının tam olarak belirlenmesi önem taşımaktadır. Taşınmaz başında birden çok kez yapılan keşiftlerde yerel bilirkişiler “ öz “ sınırı farklı farklı yerlerde gösterilmiştir. Dairemizin bozmasından sonra ilk kez yapılan keşifte “ öz “ sınırı çekişmeli 249 sayılı parselin kuzeyindeki yağmur sularının aktığı küçük dere olarak tarif edilirken, diğerlerinde davaya konu edilen taşınmazların tümünü kapsar biçimde kuzey sınırda gösterilmiştir. Mahkemece çelişki üzerinde durulup giderilmeden, kaydın çekişmeli yerlerin tamamını kapsadığı kabul edilmiştir. “ öz “ sınırı tapu kaydında ismi belirtilmiş bir dere değildir. Kuzeyde her hangi bir sınırda bulunan dere olma ihtimali söz konusudur. Bu durum karşısında tapu kaydının kuzey hududunun isimsiz dere (öz) okuduğu, özün hem tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsellerin kuzeyinde, hem de dava konusu 249 sayılı parselin kuzey hududunda bulunduğu, böylece sınırda iki adet derenin bulunduğu anlaşılmaktadır. Tapu uygulaması yapılırken isimsiz derenin, taşınmaza en yakın dere olduğu düşünülmemiştir.
Uyuşmazlığın çözümünde doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazların bulunduğu yere ait en eski tarihli hava fotoğrafı, kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritaları ile taşınmazlara uygulanan tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerinin ve bu kaydın uygulandığı tüm parselleri dıştan çevreleyen komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarının getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra taşınmaz başında önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir jeolog bilirkişi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı, kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının ölçekleri (1/ 5000, 1/ 10000 ve 1/25000 ölçeklerde) birleştirilerek bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazarın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır. Yapılacak bu uygulama sonucunda taşınmazların asıl kapsamının orman sayılmayan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişi katılımı ile çekişmeli parsellere uygulanan tapu kaydının hudutları okunup, bu hudutlar yerel bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmeli, bilirkişilerce gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bilirkişi ve tanıkların zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye haritasında işaret ettirilmeli ve bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Tapu kapsamı tesbit edilirken tapu kaydının kuzey hududunda okunan isimsiz derenin taşınmaza en yakın dere olduğu gözetilerek çekişmeli taşınmazların tamamını kapsayıp kapsamadığı kesin olarak belirlenmeli, kayıt kapsamında kalan yerlerin ormana sınır olup olmama durumuna göre kaydın miktarı ile geçerli kapsamına değer verilmesi gerekip gerekmediği üzerinde durulmalıdır.
Değinilen yönler gözetilmeksizin kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Hazine, İ.. M.. mirasçısı B.. M.., M.. Y.. mirasçıları vekili ve H.. M.. mirasçısı D.. M..’ün temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.