YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4453
KARAR NO : 2014/6166
KARAR TARİHİ : 09.06.2014
MAHKEMESİ : Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/03/2013
NUMARASI : 2011/146-2013/177
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı G. Ç., dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Ö. Beldesi Cumhuriyet Mahallesinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın adına tescilini istemiştir.
Davalı – karşı davacı Hazine, bu dava dosyası ile birleştirilen mahkemenin 2006/806 Esas sayılı dava dosyası ile davalının çekişmeli taşınmazı mandalina – zeytin ağaçları dikmek ve sulama havuzu yapmak sureti ile işgal ettiğini ileri sürerek, davalının taşınmaza vaki elatmasının önlenmesi ile üzerindeki muhtesatların kal’ini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı gerçek kişinin davasının kabulü ile 4968,83 m2’lik kısmın davacı adına tapuya tesciline, davacı Hazine tarafından açılan davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18.10.2010 gün ve 2010/8723-12478 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın 1949,1975,1994 yıllarındaki orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir. Böylesine yapılacak bir araştırma sonucu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun saptanması halinde ise, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacı gerçek kişinin davasının kabulü ile Menderes Ö. Cumhuriyet mahallesinde bulunan, teknik bilirkişi E.. Ç..’ın dosyada mevcut 27.12.2011 tarihli rapor ve eki krokisinde (A) harfi ile gösterilen 5157.95 m2’lik taşınmazın aynı adanın en son parsel numarası verilmek suretiyle zeytinlik ve narenciye bahçesi netilğiyle davacı Ahmet kızı, 1965 doğumlu Gülsel Çiftçi adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı Hazine tarafından açılan davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından (A) harfli bölüme yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1949 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılan orman tahdidi ile 16.08.1975 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ve 24.06.1994 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu 1956 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
İncelenen dosya kapsamından ve Dairenin iade kararına kadastro müdürlüğü tarafından verilen cevabî yazıdan, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, karar tarihinden sonra, 3402 sayılı Kanun gereğince arazi kadastrosu yapıldığı ve dava konusu taşınmaza Ö. mahallesi 1186 ada 18 parsel numarası verilerek kadastro tutanağı düzenlendiği ve bu dosyada davalı olması nedeniyle malik hanesinin açık bırakıldığı ve kadastro mahkemesinin 2013/255 Esasında tutanağının davalı olduğu anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi hükmüne göre “kadastro mahkemesinin yetkisi (görevi) her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği günde başlar.” Yine, aynı Kanunun 27/1. maddesi uyarınca da “Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmazlara ilişkin davalar hakkında o taşınmaz için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar mahkemesine re’sen devrolunur.” Görev, kamu düzenine ilişkin olup, (H.M.K.md.l) dava şartıdır (H.M.K. Md.114/1-C). Bu nedenle; temyiz edenlerin sıfatına bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında gözetilmelidir. Bu sebeple, mahkemece yapılacak iş: çekişmeli taşınmaza kadastro tutanağı düzenlendiğinden, kadastro tutanak asılları dosyaya getirtilerek, davaya bakma görevinin kadastro mahkemesine ait olduğu düşünülerek görevsizlik kararı vermekten ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer konuların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 09/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.