Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/4452 E. 2014/8828 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4452
KARAR NO : 2014/8828
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

MAHKEMESİ : Dargeçit Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2010/147-2013/534

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı H.. G.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Y.K. 101 ada 62 parsel sayılı 1910251,31 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı H.. G.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazın ormanla ilgisinin bulunmadığını iddia ederek, tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı H.. G.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi gereğince kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak 10 yıl içinde açılan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmıştır.
Yapılan incelemede; yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı son oturumda oluşturulan kısa kararda (davanın reddine) dendiği halde, gerekçeli kararda (davanın dava şartı yokluğunda reddine) denmiştir. Oysa, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bozma nedeni oluşturur (İ.B.B.G.K. 10.04.1992 t, 1991/7 E. – 1992/4 K.).
Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi hükmü uyarınca, kararın hüküm sonucu kısmında, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Kararın, hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir. Mahkemece, gerekçe bölümünde [taşınmazın orman alanlarından olduğu anlaşıldığından [davanın reddine] dendiği halde, hüküm fıkrasının karar bölümünde [davanın dava şartı yokluğundan reddine] karar verilmiş; anılan Kanun hükmüne aykırı olarak, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında ve hükmün kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı H.. G..’ün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.