YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4351
KARAR NO : 2014/8149
KARAR TARİHİ : 30.09.2014
MAHKEMESİ : Bulancak Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2014
NUMARASI : 2007/7-2014/2
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Y. Köyü 148 ada 75, 76, 79 ve 80 parsel sayılı sırasıyla 17950 m2, 18556,26 m2, 15100,54 m2 ve 6197,03 m2 yüzölçümündeki taşınmazlardan 79 sayılı parsel, Haziran 1986 tarih ve 15 nolu; 80 sayılı parsel, Haziran 1986 tarih ve 16 nolu, 75 sayılı parsel, Eylül 1979 tarih ve 112 nolu; 76 sayılı parsel, Ağustos 1985 tarih ve 27 numaralı (Ocak 1949 tarih 56 numaralı sicilden gelen) tapu kaydı nedeniyle fındık bahçesi niteliğiyle davalılar adlarına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, taşınmazların orman olduğu iddiasıyla dava açmış; mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 79 ve 80 sayılı parsellerin tamamının orman niteliği ile Hazine adına; 75 sayılı parselin (B) harfli 1607.46 m2 ve 76 sayılı parselin (A) harfli 2631.19 m2 bölümlerinin orman niteliğiyle Hazine adına; 75 sayılı parselin (D) harfli 16342.55 m2 ve 76 sayılı parselin (C) harfli 15925.07 m2 bölümlerinin tespit gibi davalılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Orman Yönetimi tarafından 75 sayılı parselin (D), 76 sayılı parselin (C) işaretli bölümlerine; davalı A.. H.., G.. H.. ve K. G. tarafından 79 ve 80 sayılı parsellere yönelik olarak temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04.12.2006 gün ve 14802 E. – 16780 K. (79 ve 80 sayılı parsellere ilişkin) ve benzer nitelikteki 08.07.2008 gün ve 7926 E. – 10150 K. sayılı (birleşen dosyadaki 75 ve 76 sayılı parsellere ilişkin) kararları ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararlarında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosyada bulunan orman bilirkişi raporları birbirinden farklı ve çelişkili olup, üç kişilik orman bilirkişi kurulu ile keşif yapılıp çelişki giderilmemiştir. Ayrıca, Dairenin iade kararı üzerine dosyaya getirtilen belgelerden yöreye ait 1950 – 1960’lı yıllara ait haritaların da bulunduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde en eski tarihli belgelerin esas alınması gerektiği gibi; bilirkişilerce 1978 tarihli harita üzerinde çekişmeli taşınmazların konumunun gösterildiği yerde bulunduğu bildirilen meyvelik sembolleri de görülmemektedir.
13936 m2 yüzölçümü ile kişiler adına tespit görüp kesinleşen dava dışı 73 sayılı parselle birlikte çekişmeli 148 ada 75 ve 76 sayılı parsellere uygulanan Ocak 1949 tarih 56 numaralı ve bir hududu “kıran” okuyan tapu kaydının miktarı 1148 m2’dir. Bu kaydın gittilerinden olan Mayıs 1951 tarih 34 numaralı kayıtta miktarı 52500 m2’ye çıkartılmıştır. İktisap sütununda “kaydan 1148 m2 bulunan bu mahallin bil mesaha yüzölçümünün 52500 m2 olduğu Bulancak Asliye Hukuk Yargıçlığından verilen veraset kararından anlaşılmakla istek üzerine kaydı düzeltilerek senedi değiştirilmiştir” şeklinde açıklama bulunmaktadır. Mahkemece sözü edilen mahkeme dosyası, bulunamadığı takdirde, hâkim onaylı karar örneği ile krokisi getirtilerek miktar artırımının geçerli bir hukukî nedene dayalı olup olmadığı denetlenmemiştir. Tapu kaydındaki “kıran” hududu nitelik itibarıyla değişir sınırlı olduğu gibi, çekişmeli taşınmazlar doğu yönden 148 ada 132 sayılı orman parseline bitişiktirler. Kaydın gerçek miktarının ne olduğu, miktarı ile geçerli bir kayıt olup olmadığı tartışılmamış, revizyon gördüğü tüm parseller nazara alınarak miktarı ile geçerli kapsamı da belirlenmemiştir.
Mahkemece eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle
yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; böylesine yapılacak bir araştırma sonucu orman sayılmayan yerlerden ise, komşu parsel kayıtları ve dayanak tapu kayıtları zemine uygulanarak, değişebilir nitelikte olduğundan, miktarı ile geçerli kapsamı sabit sınırdan başlanarak tayin olunmalı, Ocak 1949 tarih 56 numaralı sicilden gelen kayıttaki miktar arttırımı ve mahkeme kararının Orman Yönetimini bağlayıp bağlamayacağı tartışılmalı, asıl taşınmazın kapsamı orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli; tüm deliller birlikte değerlendirilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. ” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararlarına uyulduktan sonra, davanın reddine, taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman sınırlarını belirleme çalışması 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece bozma kararına uyulmakla birlikte bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Mahkemenin birleşik 2003/120 ve 122 sayılı dosyalarında verilen önceki karar, orman bilirkişi raporlarının çelişkili ve yetersiz olması ve çekişmeli 75 ve 76 sayılı parsellere uygulanan tapu kaydında miktar fazlalığı bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması yönlerinden olup, bu konularda yapılan araştırma yetersizdir ve varılan sonuç doğru değildir.
Şöyle ki; bozma kararından sonra 13.12.2012 ve 09.10.2013 tarihlerinde yapılan keşifler sonucunda 3′ er kişilik iki ayrı uzman bilirkişi kurulundan raporlar alınmıştır. Bunlardan birincisinde, 1960 tarihli memleket haritasının yapımına esas alınan 1942 tarihli hava fotoğrafına göre; 75 parselin (A) bölümü ile 76 parselin (A) bölümünün ve 79 parselin (A) bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu, üzerlerinde fındık ile 25-30 yaşlarında kestane, kızılağaç ile bunlara ait kesik dip kökleri bulunduğu, 79 parselin (B) bölümü ile 80 parselin ise orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmış, ancak incelendiği bildirilen hava fotoğrafı rapora eklenmemiştir; bu hali ile rapor denetime elverişli değildir. İkinci uzman bilirkişi kurulu raporunda ise taşınmazların tamamının 1960 tarihli memleket haritasında ve 1955 tarihli hava fotoğrafında orman sayılmayan yerlerden olduğu, memleket haritasında meyvalık rumuzu bulunduğu açıklanmış, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. Oysa, memleket haritasındaki rumuz çalılık rumuzu olup, 79 ve 80 parsellerin tespitine esas alınan Ağustos 1943 tarih 42 numaralı kök tapu kaydının dahi cinsi çalılıktır. Bunun yanısıra bilirkişilerce incelenen memleket haritasının ve bunun yapımına esas alınan hava fotoğraflarının yöreye ait en eski tarihli belgeler olması gerekirken; birinci raporda 1942, ikinci raporda 1955 tarihli hava
fotoğrafının incelenme nedeni anlaşılamamıştır. Bu durumda, bozma kararından sonra alınan orman bilirkişi raporları da yetersiz ve birbiriyle çelişkili olup, hükme dayanak yapılamaz.
Bunun yanısıra, dava dışı 73 sayılı parselle birlikte çekişmeli 148 ada 75 ve 76 sayılı parsellere uygulanan Ocak 1949 tarih 56 numaralı ve güneyi “kıran” okuyan tapu kaydının ilk miktarı 1148 m2 iken kaydın gittilerinden olan Mayıs 1951 tarih 34 numaralı kayıtta miktarı 52500 m2’ye çıkartılmıştır. Mahkemece sözü edilen mesaha artırımına ilişkin karar ve kroki dosyaya getirtilmiş olup, Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinde Şevki kızı Fatma Makbule tarafından hasımsız açılan dava sonucu, mahkemenin 1951/92-60 sayılı kararıyla miktar artırılmasının kararda taraf olmayan Orman Yönetimini bağlamayacağı düşünülmemiştir. Tapu kaydındaki “kıran” hududu nitelik itibarıyla değişir sınırlı olup; çekişmeli taşınmazlar doğu yönden 148 ada 132 sayılı orman parseline bitişiktirler. Kaydın ilk miktarı olan 1148 m2; zaten fazlasıyla 13936 m2 yüzölçümü ile 73 parsel numarasıyla gerçek kişiler adına tespit görüp kesinleştiğine göre, bu durumda çekişmeli 75 ve 76 sayılı parsellerin her ikisi de kayıt miktar fazlası konumundadır ve sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmelidir.
O halde, mahkemece 75 ve 76 sayılı parsellere ilişkin bu olgu gözönünde bulundurulmalı, 79 ve 80 sayılı parseller yönünden ise yöreye ait eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde ayrı renklerle işaretlenmeli; yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bu şekilde elde edilecek delillere göre karar verilmelidir.
Kabule göre de; bozma öncesi 2003/120 Esas numaralı dosyada 75 sayılı parselin (B) bölümü ile 76 sayılı parselin (A) bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve tespit maliki gerçek kişilerin bu parsellere yönelik temyizinin bulunmadığı, sadece Orman Yönetiminin kalan bölümlere temyizi bulunduğu halde; 75 sayılı parselin (B) ve 76 sayılı parselin (A) bölümlerinde Orman Yönetimi lehine oluşan usûlü kazanılmış hak dikkate alınmadan taşınmazların tamamına ilişkin davanın reddine karar verilmiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 30/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.