Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/4301 E. 2014/6225 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4301
KARAR NO : 2014/6225
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

MAHKEMESİ : Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2013
NUMARASI : 2011/797-2013/481

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı A.. K.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı A.. K.. vekili, 13/09/2011 havale tarihli dilekçesiyle; G.k Beldesinde 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince yapılan çalışma sırasında müvekkillerine ait G. Beldesi 140 parsel sayılı 5160,00 yüzölçümündeki taşınmazın yaklaşık 500,00 m² yüzölçümü miktarını aşan bölümünün orman sınırları içine alındığını ve bu şekilde taşınmazların vasıf ve mülkiyetinde değişiklik meydana getirildiğini ve yapılan işlemin ikinci kadastro kapsamında kaldığı ve bütün sonuçları ile yok hükmünde olduğunu iddia ederek, müvekkiline ait 140 sayılı parselde mülkiyet ve nitelik durumu değişikliği yaratan 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında yapılan düzeltme işleminin iptali istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, 6831 sayılı Kanunun 9. maddesine göre yapılan çalışmada vasıf ve mülkiyet değişikliği yapılmadığı ve yapılan çalışma ile orman sınır noktaları ile oluşan çizim hatalarının düzeltildiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı A.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı gerçek kişiler vekili, her ne kadar G. Beldesinde 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince yapılan düzeltme işleminin iptali istemiyle sulh hukuk mahkemesinde dava açmış ise de, dosya arasında bulunan kadastro müdürlüğü ve Orman Yönetiminin cevabî yazılarına göre çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 4999 sayılı Kanuna göre yapılan bir düzeltme işlemi bulunmadığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde sözettiği düzeltme işleminin 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek- 4. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışması olduğu ve somut davanın bu çalışmanın askı ilânından sonra açıldığı anlaşılmıştır. .
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 28.05.1945 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 03.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 16.12.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ve son olarak 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılıp 12/08/2011 ilâ 12/09/2011 tarihleri arasında ilân edilen aplikasyon ve düzeltme işlemi vardır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak alınan raporu hazırlayan 3 kişilik orman bilirkişi kurulu, toplamda 5160,00 m² yüzölçümünde olan dava konusu 140 parsel sayılı taşınmazın krokide (A1) ile gösterilen 26,63 m² yüzölçümündeki bölümünün orman sınırları içinde, (B-1) ile gösterilen 126,97 m² bölümünün 2/B madde alanı içinde, geriye kalan ve krokide sarı renk ile gösterilen bölümün ise tahdit dışında olduğu ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince yapılan düzeltme işlemi ile yerleri hatalı tespit edilen orman sınır noktaları ile oluşan çizim hatalarının düzeltildiği, fennî hataların giderildiğini ve vasıf ve mülkiyet değişikliği yapılmadığını beyan etmişlerdir.
Ancak yukarıda da açıklandığı gibi yörede 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince yapılan düzeltme işlemi bulunmadığı gibi, bilirkişilerin beyanının 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek- 4. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışmasına ilişkin olduğu kabul edilse dahi, hükme dayanak alınan bilirkişilerin raporundan taşınmazın, 2/B kapsamında kalan alanı ile ziraat alanı (tahdit dışında) kalan alanı arasında 26,63 m² yüzölçümünde küçük bir orman alanı olduğu şeklinde hatalı bir sonuç çıkmaktadır. Zira, taşınmaz orman alanı ile değil 2/B madde alanı ile komşudur. Bu nedenle, çekişmeli taşınmazı ilgilendirir OS noktalarının hatalı aplike edildiği kabul edilse dahi hatalı aplikasyonun parsel aleyhine düzeltilmesi halinde 2/B madde kapsamında kalan yerin miktarı artar. Yoksa, hatalı aplikasyon hattı ile düzeltilmiş hat arasında kalan yerin orman içinde yani tahdit içinde olduğu yönündeki değerlendirme doğru değildir.
Bundan başka, yörede 3116 sayılı Kanuna göre yapılmış ilk tahdide ilişkin orman kadastro çalışma belge ve haritası dosyada bulunmamaktadır. Dairece, iade kararıyla yörede, 1945 yılında ilân edilen 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanağının ve dava konusu 140 sayılı parselin bulunduğu yere ait OS noktalarını gösterir orijinal renkli orman tahdit haritasının yerel Orman İşletme Müdürlüğünde bulunmadığı takdirde Orman Genel Müdürlüğünden getirtilmesi ve sonrasında bilirkişilerden ek rapor alınması istenmesine rağmen, mahkemece belirtilen belgeler yerel orman işletme müdürlüğünden sorulmuş, ancak Yerel Orman İşletme Müdürlüğü 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdidine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığını beyanı üzerine, mahkemece dosya işlemsiz bir şekilde Daireye geri gönderilmiştir. Yine, mahkemece yargılama sırasında yazılan yazı üzerine yerel orman işletme müdürlüğü “1945 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan kadastro çalışmasına ait harita orijinal olmadığı, renksiz olduğu ve yer yer okunamadığı için sözkonusu parselin yeri harita üzerinde tesbit edilmediği için gönderilemediği” bildirilmiştir.
Somut dava, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek – 4. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışmasının hatalı olduğu iddiasına dayalı olarak açılmıştır. Bu hususun tesbiti için öncelikle yörede 1945 yıllında yapılan ilk tahdide ilişkin bilgi ve belge ve haritaların dosya arasına getirtilmesi ve aplikasyon ve düzeltme çalışmasının ilk tahdide uygun olarak yapılıp yapılmadığının bu belgeler incelenerek tesbit edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir. Ancak, 3116 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmanın bilgi ve belgeleri dosyaya getirtilip uygulanmadığı halde bilirkişilerce aplikasyon ve düzeltmenin yerinde olduğu ifade edilmiştir. Bu durumda, bilirkişilerin rapor ve beyanları dayanaksız kalmaktadır. Zira, ilk orman tahdidine ilişkin, bilgi, belge getirtilmeden aplikasyon ve düzeltmenin yerinde olduğu yönündeki görüş faraziyeden öteye geçmemektedir.
O halde, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, mahkemece öncelikle, yörede yapılan bütün orman tahdit, aplikasyon ve 2. madde ile 2/B madde çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanaklarının ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B haritalarının orjinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneğinin (Özellikle, 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdidinin dava konusu taşınmazı ilgilendiren çalışma tutanakları ile yine dava konusu taşınmazı ve çevresini gösterir renkli tahdit harita örneğinin) yine yörede yapılan ilk orman tahdidinde kullanılan hava fotoğraflarının orijinal renkli onaylı örneklerinin, yerel Orman İşletme Müdürlüğünden, yerel orman işletme müdürlüğünde bulunmayan bilgi ve belgelerin Orman Genel Müdürlüğünden temin edilerek dosya arasına konulduktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak 4 kişilik bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen, dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır.” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak çekişmeli taşınmazları ilgilendiren orman sınır noktaları zeminde bulunup fotoğraflanmalı, yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan ve yukarıda belirtilen hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon, 2/B madde ve 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek – 4. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, 1945 yılında yapıldığı anlaşılan orman tahdidinde tesis edilen orman sınır noktalarının, cetvelinde gösterilen açı ve mesafelerine göre (bu açı mesafelerin nasıl hesaplandığı krokisinde çizilerek gösterilmek suretiyle bu açıya göre orman sınır noktasının olması gereken yönü ve aplikasyonda ölçülme biçimi ve olan yönü ilgili her orman sınır noktası için ayrı ayrı çizilerek gösterilmek suretiyle) aplikasyonda yerine tesis edilip edilmediği harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde ve 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek – 4. maddesi uyarınca yapılan harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceme ve soruşturmaya dayalı ve yargı denetimine olanak vermeyen yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı A.. K.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/04/2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.