YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3920
KARAR NO : 2014/5581
KARAR TARİHİ : 15.05.2014
MAHKEMESİ : Bahçesaray Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/11/2013
NUMARASI : 2011/103-2013/29
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı M.. R.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 11/01/2011 havale tarihli dava dilekçesi ile Van İli, …. İlçesi, …. Köyü, … Mevkiinde bulunan 113 ada 1 parsel nolu taşınmazın yanında bulunan 101 ada 1 parsel sayılı yaklaşık yedi dönüm taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında kadastro altına alınmadığı, bu taşınmazın kendi zilyetliğinde olduğu belirterek nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla kullandıkları ve halen de kullanmaya devam ettikleri taşınmazın kendi adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucu davacının dava ettiği yerin 101 ada 1 nolu orman parseli içinde kaldığı anlaşılmış ve dava konusu taşımazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 09.10.2006 – 07.11.2006 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır.
Kural olarak; davacı sıfatı (aktif husumet ehliyeti), hakkın malikine; davalı sıfatı (pasif husumet ehliyeti) ise, o hakka uymakla yükümlü olan kişiye aittir. Gayrimenkul mülkiyetine ilişkin davalarda, davalı sıfatı, dava tarihinde taşınmaz maliki olan kişiye (tapu sicilinde malik olarak yazılı olan kişiye) aittir. Husumet konusu, kamu düzenine ilişkin olup; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 116. maddesinde yer alan ilk itirazlardan olmadığından, davanın her safhasında ortaya atılabilir ve mahkemece de doğrudan doğruya (re’sen) (karşı tarafın, bu yollu bir savunmanın yapılmasına rızası olup olmadığına bakılmaksızın) incelenerek gözönünde tutulur.
Ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanım hakkı ise Orman Genel Müdürlüğüne ait olduğundan, aralarında zorunlu dava arkadaşlığı vardır.
Somut olayda; davacı gerçek kişi kendisine ait taşınmazın kadastro altına alınmadığı gerekçesi ile dava açmışsa da, mahkemece yapılan keşif sonucu davacının dava etttiği taşınmazın 101 ada 1 nolu orman parseli içinde kaldığı anlaşılmış olup, dava niteliği itibari ile tapuda orman olarak kayıtlı olan taşınmaza karşı açılmış tapu iptal ve tescili davasına dönüşmüştür. Bu sebeple, davanın hem Hazineye hem de Orman Yönetimine karşı açılması gerekmektedir. Buna rağmen, davacı yalnız Köy Tüzel Kişiliğine karşı dava açmış olduğundan, yukarıda açıklanan hususlar mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurularak, davanın pasif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın usûlden reddine karar vermek gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı M.. R..’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.