YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3873
KARAR NO : 2014/6088
KARAR TARİHİ : 05.06.2014
MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2013/325-2013/1113
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 05/03/2013 tarihli dava dilekçesinde; B. İlçesi, B. Köyü, 351 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapuda müvekkili adına kayıtlı olduğunu, 2004 yılında müvekkili tarafından satın alındığını, ancak 15/06/2005 tarihinde Orman Yönetimi tarafından tapuya “satılamaz, devredilemez” şerhi konulduğunu, komşu parsellere aynı şekilde konulan şerhlerin kaldırıldığını, bunun üzerine idareye başvurarak şerhin kaldırılmasını istediklerini, ancak taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek, tapu kaydındaki ”satılamaz, devredilemez” şerhinin terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Orman Yönetimi tarafından tapuya konulan şerhin kaldırılması istemi ile birlikte 10 yıllık hak düşürücü süre içinde orman tahdidinin iptali istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 2005 yılında 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda, dava konusu taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmış, daha önce yapılan arazi kadastrosunda ise kişiler adlarına özel mülk olarak tesbit ve tescil edilmiş, satışla davacıya geçmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de ulaşılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; davacının talebi gözönünde bulundurulduğunda, davasının tapuda adına kayıtlı, 351 ada 5 parsel sayılı taşınmazın orman sayılmayan yer olduğu iddiasına dayalı, tapudaki şerhin kaldırılması ile birlikte 10 yıllık hak düşürücü süre içinde orman tahdidinin iptaline yönelik olduğu anlaşıldığından, somut olayın çözümü için taşınmazın öncesi itibariyle orman niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi gerektiği halde, mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamıştır.
O halde; mahkemece, en eski ve yeni tarihli memleket haritaları ve bu haritalarının yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleştiğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ve imar paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ve imar paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, yetersiz araştırma ve soruşturma ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/06/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.