Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/3865 E. 2014/5577 K. 15.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3865
KARAR NO : 2014/5577
KARAR TARİHİ : 15.05.2014

MAHKEMESİ : Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2013
NUMARASI : 2012/112 – 2013/963

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı O.. K.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava dilekçesinde özetle; … İlçesi, … Köyü 106 ada 1 parsel sayılı taşınmazı Y.. Y.. ve M..E..isimli kişilerden haricen köy senedi ile satın aldığını, dava konusu taşınmazın …. Köyü sınırları içerisinde kaldığını, 100 yıldan beri zilyetlik yolu ile kendisine intikal ettiğini ileri sürrek, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapusunun iptali ile kendisi adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiş, dava dilekçesi ekinde harici satış sözleşmesini sunmuştur.
Mahkemece; dava konusu taşımazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişsede yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmaz tapuda orman olarak kayıtlı bulunan 522 he 3973,83 m2 büyüklüğündeki orman parseli içinde bulunmakta olup, bir sınırında 106 ada 3 parsel sayılı taşınmaz varken diğer sınırları tamamen orman parseli ile çevrildir. Buna karşın, mahkemece dava konusu taşınmaza komşu olan 106 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağı varsa dayanağı belgeler getirtilmemiş, taşınmazın orman içi açıklık olup olmayacağı da denetlenmemiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya yetersiz ve çelişkilidir. Şöyle ki; orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın memleket hatritasındaki konumu gösterilirken kadastro paftası ile çakıştırma yapılmamış, dava konusu taşınmaz komşuları ile birlikte gösterilmemiş olduğundan bilirkişi raporu denetlenemektedir. Bunun yanında, orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın en eski tarihli memleket haritasında genel olarak yeşil alanda kaldığını söylemesine karşın, rapor ekindeki memleket haritasında davalı alan olarak işaretlen kısmın açık renkli olduğu gözükmektedir. Fen bilirkişi ise rapor ekindeki krokide; davalı alanın içinde bulunduğu 106 ada 1 parselin tamamı gösterilmemiş ve dava edilen alanların (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımlarının komşu parseller içinde kaldığı belirtilmiş, ancak krokide bu alanlar net olarak gösterilmemiştir. Çelişkili ve net olmayan raporlara itibar edilerek hüküm kurulamaz. Ayrıca, mahkemece dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde 6831 sayılı Orman Kanunu ya da 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereğince yapılmış orman kadastrosu bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır.
Açıklanan sebeplerle; mahkemece, öncelikle orman sınırlandırılması 4785 sayılı Kanun hükümleri nazara alınarak yapılmış ise, haritası uygulanmak suretiyle; sınırlandırma, 4785 sayılı Kanun hükümleri nazara alınmadan 3116 sayılı Kanuna göre yapılmış ve taşınmaz, tahdit sınırları dışında kalıyor ise veya sınırlandırma hiç yapılmamışsa, memleket haritası, eski hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip; önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli yer ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, bu belgelerde taşınmazın ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, dava konusu taşınmaza komşu olan 106 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağı, varsa dayanapı belgereler hukmen tescil edilmiş ise hukum dosyası dosya arasına alınmalı ve bu belgelerle birlikte dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereği orman içi açıklık olup olmaığı da değerlendirecek şekilde bilirkişilerden rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.