Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/3815 E. 2014/7027 K. 01.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3815
KARAR NO : 2014/7027
KARAR TARİHİ : 01.07.2014

MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/11/2012
NUMARASI : 2009/787 – 2012/516

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, K. İli, M. İlçesi, G. Mahallesi, O. D. Mevkinde bulunan dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği, 2000 m² yüzölçümündeki taşınmazı müvekkilinin E. A.’dan 1999 yılında satın aldığını ve o günden beridir zilyetliğinde olduğunu, zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile fen bilirkişi Ö. E. E.’ın 11/10/2011 havale tarihli krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1551,16 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı H.. U.. adına tapuya tesciline, krokide (B) harfi ile gösterilen 58,59 m2 yüzölçümlü yer orman sınırları içinde kaldığından bu yere ait tescil talebinin reddine karar verilmiş, davalı Hazine vekili tarafından hüküm temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1996 yılında başlanıp 16.07.1999 tarihinde ilân edilerek 16.01.2000 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu ise 1974 yılında yapılmış ve sonuçları 24.04.1975 ilâ 24.06.1975 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiş, çekişmeli taşınmaz ise tespit harici bırakılmıştır. Genel arazi kadastrosunun kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmının orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacının malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız zilyetliğinin 60 yılı bulduğu gerekçesiyle taşınmazın bu kısmına ilişkin davanın kabulüne, (B) harfi ile gösterilen kısmının orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle bu kısmına ilişkin davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; davacı H.. U.., imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukukî nedenlerine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. İmar ve ihya yolu ile iktisapta 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde belirtilen koşullar altında taşınmazın tasarruf edilmiş olması gerekir. Anılan maddeye göre, orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerin para ve emek sarf edilmek suretiyle kültür arazisi niteliği kazandırılması ve bu olgunun tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıldan fazla süreyle aynı Kanunun 14. maddesindeki koşullar altında tasarruf edilmesi halinde tesciline karar verilebileceği açıklanmıştır.
Mahkemece yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanıklar, dava konusu taşınmazın 1959 yılından sonra E. A. tarafından üzerine ağaç dikilerek tarım arazisi haline getirildiğini, 1999 yılında davacının satın aldığını, bir kısım ağaçların davacı tarafından dikildiğini, o tarihten itibaren de tarım arazisi olarak davacı tarafından kullandığını belirtmiş, keşifte görev alan orman bilirkişisi tarafından tanzim edilen raporda 1975 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosunda tespit harici bırakılan taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmının daha sonra 2000 yılında kesinleşen orman kadastrosunda ise tahdit dışında bırakıldığı rapor edildiğinden bu kısım yönünden taşınmazın öncesi itibariyle zilyetliğin tespit edilip belirlenmesi bakımından usulüne uygun şekilde araştırma yapılmamış, hükme dayanak orman bilirkişi raporunda taşınmazın niteliğinin tesbiti amacıyla hava fotoğrafı uygulanmamış, en eski tarihli memleket haritasındaki konumu belirlenmemiş, dava konusu taşınmazın orman olan (B) harfi ile gösterilen kısmının tapuya aktarımının yapılıp yapılmadığı araştırılmamıştır.
Bu nedenle; dava konusu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmı yönünden taşınmazın öncesi itibariyle zilyetliğin tespit edilip belirlenmesi bakımından, mahkemece taşınmazı gösterir en eski tarihli memleket haritaları, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, dava tarihinden 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, dava tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarih ve 31/13 E.K., 14.03.1989 tarih ve 35/13 E.K., 13.06.1989 tarih ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüsü ve çevreleri incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler yardımıyla yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftasının ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadığı, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli;
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığının belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenerek toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü kapsamında açılan tescil davalarında, davalı konumunda bulunanlar, aynı dava içerisinde Medenî Kanunun 713/6. maddesi hükmü kapsamında karşılık tescil talebinde bulunabilecektir. Davalı Hazine, davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep ettiğine ve taşınmazın (B) harfi ile gösterilen kısmının kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı anlaşıldığına göre, bu kısmın orman olarak tapuya aktarılıp aktarılmadığı belirlenmeli, orman niteliği ile Hazine adına tapuya aktarılmış ise tapulu olan yerin yeniden tesciline gerek bulunmadığı gözönünde bulundurularak Hazinenin bu talebinin yerinde olmadığı, aksi halde ise (yani taşınmazın tapuya tescil edilmemiş olduğunun belirlenmesi halinde,) davalı Hazinenin taşınmazın (B) harfi ile gösterilen kısmı ile ilgili tescil talebinin kabulü ile taşınmazın bu kısmının Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 01/07/2014 günü oy birliği ile karar verildi.