Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/3692 E. 2014/6003 K. 02.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3692
KARAR NO : 2014/6003
KARAR TARİHİ : 02.06.2014

MAHKEMESİ : Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2011
NUMARASI : 2007/34-2011/417

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi ve davalı E.. Ö.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Orman Yönetimi, 16.10.2009 havale tarihli dilekçesiyle, O. Köyü … ve … parsel sayılı sırasıyla, 16414,55 m² ve 6941,06 m² yüzölçümünde davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlı taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili ve taşınmazlara elatmanın önlenmesi istemleriyle dava açmıştır.
Mahkemece, davacının davasının kabulüne ve dava konusu … parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporuna ekli krokide (A1) ile gösterilen 444,19 m² ve (A2) ile gösterilen 5036,85 m² yüzölçümündeki bölümleri ve … parsel sayılı taşınmazın krokide (A1) ile gösterilen 5958,77 m² yüzölçümündeki bölümünün tapu kayıtlarının iptali ile bu bölümlerin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bu bölümler yönünden davalının elatmasının önlenmesine ve bakiye kısmın davalı kişi üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi ve davalı E.. Ö.. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali, tescil ve elatmanın önlenmesine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 16.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması, daha sonra 19.04.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması, 07.04.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. madde uyarınca yapılan düzeltme işlemi ve 26.04.2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki, hükme dayanak yapılan raporu hazırlaya orman bilirkişi E. D. 26/02/2011 havale tarihli raporunda özetle, 1744 sayılı Kanuna göre yapılan aplikasyonun hatalı olduğu ve 4999 sayılı kanuna göre yapılan çalışmada taşınmazların kısmen tahdit içinde kaldığını beyan etmiş ve taşınmazları ölçekli kroki üzerinde göstermiştir. Ancak, hükme dayanak alınan bu raporda çekişmeli taşınmazın tüm tahditlerdeki durumu açıklanmadığı gibi, çekişmeli taşınmazlar orman tahdit ve aplikasyon haritaları üzerinde aplikeli gösterilmemiş, tahdit ve aplikasyonların birbiriyle uyumlu olup olmadığı, uyumlu değilse nedenleri açıklanmamış, ayrıca, mahkemece de, yörede yapılan tüm orman tahditlerinin belge ve haritaları dosyaya eksiksiz getirtilmemiş, yine mahkemece yapılan keşfe yerel bilirkişi götürülüp, çekişmeli taşınmazları ilgilendiren orman sınır noktaları tespit edilmemiş, uzman bilirkişiler tarafından zeminde orman sınır noktaları bulunmuşsa dahi bu husus da keşif tutanağına yansıtılmamış, ayrıca, orman kadastro tutanakları, orman kadastro tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası uygulanarak orman kadastro tutanakları da bu yolla desteklenmemiştir. Dairece belirtilen bu eksiklerin giderilmesi için 05/06/2012 ve 11/02/2013 tarihlerinde dosya iki kez iadeye gönderilmesine rağmen, istenen orman tahdit belge ve haritaları eksiksiz bir şekilde dosyaya getirtilemediği gibi bilirkişilerce sunulan ek raporlarda da yörede yapılan tahdit ve aplikasyonlarının birbiriyle uyumlu olup olmadığı, uyumlu ise bu husus, uyumlu değilse bunun nedenleri açıklanmamıştır. Bu nedenlerle, hükme dayanak yapılan orman bilirkişinin rapor ve uygulaması yetersiz olduğu gibi denetime de olanak vermemektedir. Yargı denetimine olanak vermeyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, mahkemece öncelikle yörede yapılan bütün orman tahdit, aplikasyon ve 2. madde ile 2/B madde çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanaklarının ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B haritalarının orjinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneğinin (Özellikle yapılan tüm tahditlerde dava konusu taşınmazı ilgilendiren çalışma tutanakları ile yine dava konusu taşınmazı ve çevresini gösterir renkli tahdit harita örneklerinin) yine yörede yapılan ilk orman tahdidinde kullanılan hava fotoğraflarının orijinal renkli onaylı örnekleri Orman Yönetiminden temin edilerek dosya arasına konulduktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak 4 kişilik bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen, dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak çekişmeli taşınmazları ilgilendiren orman sınır noktaları zeminde bulunup fotoğraflanmalı, yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan ve yukarıda belirtilen hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon, 2/B madde ve 4999 sayılı Kanuna göre yapılan haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde ve 4999 sayılı kanuna göre yapılan harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yargı denetimine olanak vermeyen yetersiz ve soyut bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bundan başka, dava konusu parseller, davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlı olup; bu yerin tapusu iptal edilene kadar dava konusu taşınmazlar üzerinde davalının mülkiyet hakkı vardır. TMK’nun 683. (MK.618) maddesi mülkiyet hakkının unsurlarını ve kapsamını göstermektedir. Buna göre “…Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. “. Hukuk Genel Kurulu’nun 11.05.1988 tarih ve 1987/1-826 – 1988/399 sayılı kararında da, tapu kaydının iptal edilinceye kadar geçerliliğini koruyacağı ve tapu sahibine elatmanın önlenmesini isteme hakkını bahşedeceği benimsenerek, mülkiyet hakkına değer verilmiştir. Bu nedenle, davalı gerçek kişi dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davalının dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemeyeceğinden, davacı Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesini ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetimi ile davalı gerçek kişi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/06/2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.