YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3638
KARAR NO : 2014/5889
KARAR TARİHİ : 29.05.2014
MAHKEMESİ : Burhaniye Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 12/07/2013
NUMARASI : 2010/2-2013/5
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekilince tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişiler, kadastro mahkemesine verdikleri 01.07.2010 tarihli dava dilekçelerinde özetle; davaya konu ettikleri yerin murisleri M.. B.. adına tapuda kayıtlı olan Balıkesir İli, …. İlçesi, … Köyünde kain 126 ada 16, 126 ada 18 ve 126 ada 67 sayılı parsellerin arasında kalan ve bu parsellere bitişik yerler olduğunu, murislerinin sağlığında bu yerlerin zilyedi olduğunu ve ölümünün ardından da bu yerlerin kendileri tarafından kullanıldığını, davaya konu arazi incelendiğinde sınırlarının belli olduğu ve kendileri tarafından tarımsal amaçlı olarak kullanıldığı, 6831 sayılı Kanunun 2/B fıkrası 31/12/1981 tarihinden önce tarımsal amaçlı olarak kullanılmakta olan bu tür yerlerin orman sınırları dışına çıkabileceğini öngörmekte iken, davaya konu arazi orman vasfını çok önceden kaybetmiş olmasına rağmen son uygulamada tersine bir kararla orman sınırı içine dahil edildiğini, kendilerince tarımsal amaçla kullanılan bu arazinin orman sınırları dışına çıkartılması istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece; taşınmazın tamamının kesinleşen tahdit haritasının kapsamı içinde yer aldığı ve taşınmazın orman karakteri taşıdığı görülmüş, tüm dosya kapsamına göre 6831 sayılı Kanunun değişik 2/B maddesine göre dava edilen yerin, ancak, Hazine adına orman dışına çıkartma işlemi yapılabileceği, bu işlem kanun gereği olduğundan gerçek kişilerin bu yolda yönetimi zorlayıcı biçimde dava açmalarında hukukî yararların mevcudiyetinden söz edilemeyeceğinden bahisle davanın reddi ile, dava konusu 126 ada 16; 126 ada 18 ve 126 ada 67 nolu parsellerin tesbit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; …. Köyünde kain 126 ada 16, 126 ada 18 ve 126 ada 67 sayılı parseller arasında bulunan ve kesinleşen tahdit içinde kalan bölümlerin tahdit dışına çıkarılması istemine ilişkindir.
…. Köyünde, 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastro çalışmaları 1969 yılında yapılıp kesinleşmiş ve dava edilen yerler orman tahdidi içinde bırakılmıştır. Yörede 1978 yılında yapılmış ve 1979 yılında kesinleşmiş 2. madde uygulaması ile 1988 yılında yapılmış ve 1989 yılında kesinleşmiş 2/B çalışmaları bulunmaktadır. 3402 sayılı Kanun kapsamında arazi kadastro çalışmaları 2007 yılında yapılmış olup 2010 yılı içinde ise 2/B kullanıcı güncelleme çalışmaları yapılmıştır.
3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek-madde 4/1 uyarınca; “6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiilî kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilânı hariç diğer ilânlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.”
Kadastro mahkemesinin genel olarak görevi; 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde, zaman bakımından görev ve yetkisi ise aynı Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiştir. 6292 sayılı Kanunun 6. maddesi nazara alınarak 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek- madde 4 gereğince yapılan tesbitte, nitelik yitirdiği gerekçesiyle Hazine adına orman sınırı dışına çıkartılan taşınmazlarda, 31.12.2011 tarihinden önceki fiilî kullanım durumlarının ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığının belirlenmesi amacıyla kadastro tesbiti yapılacak ve bu belirlemeler kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilecektir. Bu şekilde yapılan tesbitlere karşı askı ilân tarihleri arasında açılacak davalarda görevli mahkeme 3402 sayılı Kanunun 25 ve 27. maddeleri gereğince kadastro mahkemeleridir. Bu kapsam dışında kalan taleplerde ise, görevli mahkeme HMK’nun 2. maddesi uyarınca genel görevli asliye hukuk mahkemeleridir.
Somut olayda; davacı gerçek kişiler, 01.07.2010 havale tarihli dilekçelerinden, açıkça daha evvel adlarına tescili yapılan taşınmazlarının arasında kalan tescil harici bölüme ilişkin olarak dava açtıkları, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek-madde 4 uyarınca yapılan işleme karşı dava açmadıkları, davalarının, hâlen zilyetliklerinde bulunan ve orman tahdidi içinde kalan ve kesinleşen orman tahdidi içinde bulunan taşınmaza ilişkin olduğu açıklandığından, dava edilen taşınmaz hakkında kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediği gibi orman sınırı dışına çıkartılan alan içinde de kalmadığı anlaşıldığından, HMK.’nun 2. maddesi gereğince bu davada görevli mahkeme genel görevli asliye hukuk mahkemeleridir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, istek olmasa bile re’sen gözetilmesi gerekir. Bu nedenle, mahkemece, eldeki dava yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanunlara aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
Ayrıca; davacılar tarafından ….Köyünde bulunan 126 ada 16, 126 ada 18 ve 126 ada 67 parseller hakkında açılmış bir dava bulunmamaktadır. Sözü edilen parseller hali hazırda davacıların murisi adına tapuda kayıtlı olup, mahkemece, bu parsellere ilişkin hüküm kurulması da isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine gerek olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 29/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.