YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3555
KARAR NO : 2014/5593
KARAR TARİHİ : 15.05.2014
MAHKEMESİ : Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2013
NUMARASI : 2013/236 – 2013/643
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar B.. Y.. ve F.. Y.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ….Köyü 101 ada 1 parsel sayılı 1157178,19 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, yörede 2007 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında orman vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiş ve tutanak 08.11.2007 – 07.12.2007 tarihleri arasında ilân edilerek itirazsız kesinleşmiştir.
Davacılar, 06.11.2009 tarihli dava dilekçesiyle; 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan ve dava dilekçede sınırlarını bildirdikleri taşınmaza ilişkin olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptaliyle adlarına tapuya tescili istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece; davanın kabulüyle 101 ada 1 sayılı parselin (A) ile gösterilen 8217,28 m²’lik kısmının tapu kaydının 101 ada 1 sayılı parselden ifraz edilerek iptaline, ifraz edilen ve (A) harfi ile gösterilen 8217,28 m²’lik kısmının davacılar B.. Y.. ve F.. Y.. adlarına 1/2 oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/02/2013 gün 2012/8870 – 2013/1602 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; […dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi hükmünde “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tâbi olduğu”nun belirtildiği, bu nedenle, ormanlar hakkında özel kanun olan 6831 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin H.G.K.’nun 08.06.2005 gün ve 2005/20-327-377 sayılı ve 28.06.2006 gün 2006/20-467-494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacıların zilyetliğe dayanarak açtığı davanın açıklanan nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile davanın kabulüne karar verilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğu]na değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak orman parseli içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılıp 08.11.2007 – 07.12.2007 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir.
Her ne kadar; mahkemece, Dairenin bozma kararına uyularak karar verilmiş ve bunun sonucunda, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukukî esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelmiş ve bunun sonucunda taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum, başka bir deyişle, Daire bozma kararı uyarınca taraflar lehine veya aleyhine olarak usûlî kazanılmış hak meydana gelmiş ise de, mahkemenin, bozma kararına uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması, yine uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi halleri, usûlî kazanılmış hakkın istisnaları olup, oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E., 2004/19 K.). Bu istisnaların bulunması halinde, Daire bozma kararına uyulmuş olması nedeniyle tarafların lehine ve aleyhine oluşan usûlî kazanılmış hak, hukukça değer taşımaz.
Somut olayda, mahkeme kararından önce Anayasa Mahkemesi tarafından 22.05.2013 tarih ve 2012/108 E. – 2013/64 K. sayılı ilâm ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 5/11/2003 tarihli ve 4999 sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının “Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre, hak düşürücü süredir.” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasa’nın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiştir. Karar, 12.07.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, yayımdan itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, 13.01.2014 günü itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve mahkemenin ret karından sonra 26/2/2014 tarihli ve 6527 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 01.03.2014 tarih ve 28928 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve 6527 sayılı Kanunla, 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesinin somut davayı ilgilendiren birinci fıkrası, “Orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir. Bu ilân ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
Getirilen bu yeni düzenlemeye göre, tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içerisinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açılabilecektir.
Eldeki dava, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içerisinde açılmış olup, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde 6527 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin usûlî kazanılmış hakkın istisnalarından olup derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden, orman kadastrosuna itiraz davalarının 10 yıl içinde zilyetliğe dayalı olarak açılabileceği nazara alınarak tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/05/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.