Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/3474 E. 2014/6832 K. 24.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3474
KARAR NO : 2014/6832
KARAR TARİHİ : 24.06.2014

MAHKEMESİ : Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2012
NUMARASI : 2010/235-2012/471

Taraflar arasındaki orman tahdidine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 05.12.2012 günlü hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili Av. E. Y. tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.06.2014 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden taraftan gelen yok, diğer taraftan Orman Yönetimi vekili Av. I. H. S. geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;

K A R A R

Davacılar vekili 10.03.2006 havale tarihli dava dilekçesi ile; vekil edenleri davacılara ait ve 4753 sayılı Kanun ile tahsis ve tescil edilen 19.01.1952 tarih 86 sıra sayılı tapu kaydına dayanarak K. Köyü, K. Mevkiinde bulunan taşınmazının, makiye tefrik edilen saha içinde olmasına ve 22.03.1996 tarih 1993/5 E – 1996/1 K sayılı YİBK’ya göre orman sayılmaması gerektiği halde, yörede 1995 yılında yapılan ve 26.07.1996 tarihinde ilân edilerek 26.01.1997 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu sırasında orman alanı içinde bırakıldığını ileri sürerek, işlemin iptali ile orman sınırları dışına çıkarılması istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, yargılama sırasında dava konusu taşınmaz hakkında 163 ada 116 ve 194 parsel sayısı ile tutanak düzenlendiği gerekçesiyle 26.02.2006 gün ve 2006/40 – 67 sayılı ile görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Kadastro mahkemesi tarafından 13.04.2009 gün ve 2007/643 – 264 sayılı karar ile, dava konusu taşınmaz yönünden kadastro tutanağı düzenlenmediği, 163 ada 116 ve 194 parsellere ilişkin açılan bir dava bulunmadığı, davanın orman kadastrosuna itiraz davası olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 22.04.2010 gün 2010/581 – 3802 sayılı kararı ile “…davanın, davacılar adına tesbit gören 163 ada 116 ve 194 parsellere ilişkin olmadığı, dava edilen bölüm hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği, taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde olduğu ve bu bölüme ilişkin olarak eski tapuya dayalı olarak orman tahdidinin iptali ve tescili istendiği…” gerekçesiyle asliye hukuk mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiş ve dosya belirlenen mahkemeye gönderilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanuna göre 20.12.1994 tarihinde yapılıp 26.07.1996 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulaması ile daha sonra 2007 yılında 4999 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesine göre yapılan fennî hataların düzeltilmesi çalışması vardır.
Davacılar vekili tarafından, 4753 sayılı Kanun ile tahsis edilip 1952 tarih ve 86 sıra sayısı ile tapu siciline tescil edilen taşınmazın, orman kadastrosu içinde bırakıldığı iddiasıyla 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre içinde orman kadastrosuna itiraz edilmiş, yargılama sırasında taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastro çalışmaları yapılmış olup, davalı taşınmaz hakkında tesbit tutanağı düzenlenmemiştir. Ancak, dayanılan tapu kaydı, bu genel arazi kadastrosu sırasında 163 ada 116 ve 194 sayılı parsellere de uygulanmış olup, bu parsellere ilişkin tapu kayıtları dosya arasına getirtilmemiş, kimin adına ve ne miktarda tescil edildiği araştırılmamış, toprak tevzi haritası taşınmazlara uygulanmamış, davalı taşınmazın 4753 sayılı Kanun uyarınca dağıtılan alanda kalıp kalmadığı belirlenmemiş; ayrıca, davacı adına tesciline karar verilen ve davacının tescil talebinin reddedildiği bölümlerin kapsamında kaldığı orman parseli hakkında tutanak düzenlenip düzenlenmediği, tapuya tescil edilip edilmediği araştırılmamıştır. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
Mahkemece, dava dışı 163 ada 116 ve 194 parsel sayılı taşınmazların onaylı kadastro tutanağı ve tapu kayıt örnekleri, dava konusu (A) ve (B) harfleri ile işaretli taşınmaz bölümlerinin içinde yer aldığı orman parselinin varsa kadastro tesbit tutanağı örneği ile onaylı tapu kaydı örneği, komşu parsel tutanak ve varsa dayanakları, toprak tevzi haritası, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ve toprak tevzi haritası ölçeğine, yine kadastro paftası ve toprak tevzi haritası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.12.2012 gün 2010/235-471 sayılı hükmünün BOZULMASINA, davacıların temyiz duruşmasında kendilerini vekil ile temsil ettirmemeleri nedeniyle yararlarına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 24/06/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.