Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/343 E. 2014/4003 K. 03.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/343
KARAR NO : 2014/4003
KARAR TARİHİ : 03.04.2014

MAHKEMESİ : Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2013/97-2013/459

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılardan M.. S.. ve M.. S.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında A….. Köyü …. ada 1 parsel sayılı taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı gerçek kişiler, babalarından kalan fındık bahçesi olarak kullandıkları taşınmazın orman parseli içinde bırakıldığını ileri sürerek ırsen intikal ve zilyetlik iddiasıyla kadastro mahkemesine dava açmışlar.
Kadastro mahkemesince …. ada 1 parselin kadastro tutanağının 31/12/2007 tarihinde kesinleştiği gerekçesi ile Sulh Hukuk Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmiş, Sulh Hukuk Mahkesince taşınmazın değerinin Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girdiği gerekçesi ile Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik karar verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar M.. S.. ve M.. S.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman alanı içinde bırakılmıştır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dava konusu A….Köyü …ada 1 sayılı parsel, orman niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiş; davacılar, zilyetliğe dayanarak taşınmazın adlarına tescili istemiyle sadece Orman Yönetimine husumet yönelterek dava açmışlardır. Ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı ise Orman Yönetimine aittir. Tesbit maliki Hazine olduğu halde, Hazineye de husumetin yöneltilerek davanın açılması gerekirken, sadece davalı Orman Yönetimine yönelik açılan davanın görülüp sonuçlandırılması doğru değildir. Bu nedenle; mahkemece, kanunî hasım olan Hazine davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılıp taraf teşkili sağlanmalı, Hazineden delil ve belgeleri istenmeli, bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Bundan ayrı; mahkemece yapılan inceleme ve araştırma da hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; hükme esas alınan 13/06/2012 tarihli fen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın kadastro çalışmaları neticesinde A…Köyü …ada 1 nolu orman parseli olarak tesbit gördüğünü daha sonra yapılan idarî taksimat değişikliği neticesinde tapu kütüğünde T…. Köyü ..ada 1 parsel içinde kaldığının belirtilmesi karşısında T… Köyü … ada 1 sayılı parselin tapu kaydı, kadastro tutanağı ve dayanak belgeleri getirtilmemiş; 105 ada 1 sayılı parselin hangi işleme tâbi tutularak T…Köyü …ada 1 sayılı parsel içine alındığı hususları araştırılmamış, buna ilişkin belge ve krokiler dosya içine getirtilmemiştir. Yine, orman bilirkişisinin 01.08.2012 havale tarihli raporunda taşınmazın eski-yeni tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafında kısmen tam kapalı geniş yapraklı orman alanı kısmen de tam kapalı olmayan geniş yapraklı orman alanı içinde kaldığı belirtilmesine rağmen taşınmaz üzerinde hâli hazırda orman ağacı bulunmadığı, farklı yaşlarda meyve ağaçlarının bulunduğu belirtilmiştir. Ziraat bilirkişinin 27/08/2012 havale tarihli raporunda da, davacı gerçek kişilerin talep ettiği (A) harfi ile gösterilen 3896,96 m2’lik kısım üzerinde 10-15 yıldır ekili tarım yapılmadığı, yaşları 5 ilâ 50 arasında değişen muhtelif sayıda fındık, elma, erik, incir, kavak ve kestane ağaçları bulunduğu belirtilmesine rağmen memleket haritalarındaki yapraklı ağaç sembollerinin taşınmaz üzerinde bulunan meyve ağaçlarından kaynaklanıp kaynaklanmadığı tartışılmamıştır. Bu nedenle, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı hususunda tereddüt hasıl olmuştur. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle kanunî hasım olan Hazine davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılıp taraf teşkili sağlanmalı, Hazineden delil ve belgeleri istenmeli, bundan sonra, T….. Köyü ….ada 1 parsele ilişkin tapu kaydı, kadastro tutanağı ve dayanak belgeleri ile A….Köyü…..ada 1 parsel sayılı taşınmazın hangi işleme dayanılarak Tarakçı Köyü 216 ada 1 parsel içinde bırakıldığı hususu ayrıca sorularak saptandıktan sonra; önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planında çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı;taşınmaz üzerindeki ağaçların cinsi, sayısı, yaşı ve dağılımı açıkça belirtilmeli, tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli,
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyedlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyedlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyedliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyedlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalılar yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar M.. S.. ve M.. S..’ün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.