Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/3357 E. 2014/5996 K. 02.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3357
KARAR NO : 2014/5996
KARAR TARİHİ : 02.06.2014

MAHKEMESİ : Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2009/115 – 2014/57

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı M.. B.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği U. Köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkilleri yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkilleri adlarına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın reddine, dava konusu 1.11.2010 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A), (B) ve (C) harfi ile işaretli toplam 4415,73 m2 yüzölçümlü bölümlerin ham toprak vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 05.07.1971 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile 1992 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu 1963 yılında yapılmış, taşınmaz taşlık ve çalılık niteliğiyle tapulama harici bırakılmıştır.
Mahkemece, taşınmazın tarımsal amaçlı kullanılmadığı, davacı yararına zilyetlik koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin gerekçesi dosya kapsamına uygun düşmediği gibi, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda taşınmaz (A), (B) ve (C) rumuzları ile gösterildiği halde bu kısımların toplam miktarı üzerinden tescil hükmü kurulması, yine dere yatağı olduğu için tescile tâbi olmayan (C) bölümünün tesciline karar verilmesi de isabetsizdir. Diğer taraftan, dosyada bulunan orman bilirkişi raporuna göre, taşınmazın kesinleşmiş tahdidin dışında kaldığı, 1963 tarihli memleket haritasında çalılık rumuzlu yeşil alanda, 1983 ve 1995 tarihli memleket haritalarında açık alanda görüldüğü, eğiminin %7-8 olduğu ve orman sayılan yerlerden olmadığı, ziraat bilirkişi raporuna göre ise, taşınmazın (A) harfi ile işaretli bölümü üzerinde 3-15 yaşlarında çeşitli meyve ağaçları ile iki adet ev ve bir ahırın bulunduğu, bu bölümde 20-25 yıllık tarımsal faaliyetin bulunduğu ve imar ihyanın yapıldığı, (C) harfi ile gösterilen kısmının dere yatağı olduğu, (B) harfi ile gösterilen kısmının ise dik yamaçlı olup tarıma elverişli olmadığı, tanık ve yerel bilirkişiler ise taşınmaz üzerindeki zilyetlik süresinin yaklaşık 30-35 yıl olduğunu bildirmişlerdir. Bu olgular karşısında, taşınmazın (A) harfi ile işaretli bölümü yönünden 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde belirtilen zilyetlik koşullarının oluştuğu, (C) harfi ile işaretli bölümünün dere yatağı olduğu ve (B) harfi ile işaretli bölümde zilyetlik koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, (A) harfi ile işaretli bölüm yönünden davanın kabulü ile davacı adına tesciline, (B) ve (C) harfleri ile işaretli bölümler yönünden davanın reddine, (B) harfi ile işaretli bölümün Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, dosya kapsamına uymayan gerekçe ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.